1 00:00:22,605 --> 00:00:24,482 Bu su insana hayatı hatırlatıyor. 2 00:00:24,566 --> 00:00:25,900 Kesinlikle. 3 00:00:25,984 --> 00:00:29,779 Atlantik'teyiz ve buradan doğuya, Afrika'ya doğru bakınca 4 00:00:29,863 --> 00:00:34,200 hayatı daha iyi hatırlıyoruz 5 00:00:35,535 --> 00:00:39,372 çünkü bu su, Afrikalı Amerikalıların doğum kanalıydı. 6 00:00:40,540 --> 00:00:42,834 Bu su bize güç verdi. 7 00:00:44,044 --> 00:00:46,171 Bizi buraya getiren bu suydu. 8 00:00:47,255 --> 00:00:49,007 Bu su bizi hayatta tuttu. 9 00:00:53,720 --> 00:00:55,013 Son yolculuğumuzda 10 00:00:55,513 --> 00:00:58,933 Dr. Jessica Harris'le Benin sahilini keşfetmiştik. 11 00:00:59,017 --> 00:01:00,435 Börülce var. 12 00:01:00,518 --> 00:01:03,271 Bamya var. Karpuz var. 13 00:01:03,354 --> 00:01:04,981 Yolculuğu bizimle yaptı. 14 00:01:07,442 --> 00:01:11,237 Tarihimizin özündeki malzemelerin ve tatların izini sürdük. 15 00:01:11,321 --> 00:01:12,155 Enfes. 16 00:01:12,238 --> 00:01:16,159 Burada gördüğünüz her şey köle gemilerinden önce. 17 00:01:26,127 --> 00:01:27,545 Amerika'da ise 18 00:01:28,046 --> 00:01:31,674 siyahların mutfağının dirayetini ve yenilikçiliğini keşfettik. 19 00:01:31,758 --> 00:01:34,302 -Pirinç var. -Bir numaralı malzeme o. 20 00:01:35,011 --> 00:01:37,472 Amerika'ya gelişimizi, köleleştirilmemizi 21 00:01:37,972 --> 00:01:39,766 ve özgürleşmemizi konuştuk. 22 00:01:43,311 --> 00:01:47,524 Özgürlük Bildirgesi 1 Ocak 1863'te okundu. 23 00:01:47,607 --> 00:01:49,526 Yasal olarak o zaman özgür olduk. 24 00:01:56,241 --> 00:01:58,451 Şimdi yeni bir yolculuğa çıkıyoruz 25 00:01:59,077 --> 00:02:00,745 ve ilk durağımıza gidiyoruz. 26 00:02:01,371 --> 00:02:02,413 New Orleans. 27 00:02:02,497 --> 00:02:05,792 Bu tarifin en iyi kısmı, son cümlesi. 28 00:02:05,875 --> 00:02:07,502 "Acı sosu elden ele geçirin." 29 00:02:08,419 --> 00:02:09,838 Ben Stephen Satterfield. 30 00:02:10,421 --> 00:02:12,465 Şeflik eğitimi almış bir yemek yazarıyım. 31 00:02:12,549 --> 00:02:14,968 On yıldan fazla süre sommelier'lik yaptım. 32 00:02:15,051 --> 00:02:16,261 -Şerefe. -Şerefe. 33 00:02:16,344 --> 00:02:18,763 Yemek hikâyeleri anlatmaya da uzun zaman ayırdım. 34 00:02:18,847 --> 00:02:23,143 İnsan hakları hareketini besleyip büyütebildi. 35 00:02:23,226 --> 00:02:28,022 Dr. J ile birlikte yaptığımız yolculukla özgürlüğe kavuştuğumuz günden bugüne dek 36 00:02:28,106 --> 00:02:31,192 Afro Amerikalıların hikâyelerini ortaya çıkarıyoruz. 37 00:02:31,734 --> 00:02:35,238 Yetiştirdiğimiz, hazırladığımız ve sohbet ederek yediklerimiz üzerinden. 38 00:02:38,116 --> 00:02:39,242 Şükürler olsun. 39 00:02:39,325 --> 00:02:42,328 Amerika'yı dönüştüren yiyecekler. 40 00:03:27,373 --> 00:03:30,627 AFRO AMERİKAN MUTFAĞI ABD'Yİ NASIL DÖNÜŞTÜRDÜ? 41 00:03:30,710 --> 00:03:33,713 YOL YİYECEKLERİ 42 00:03:48,561 --> 00:03:51,689 New Orleans'ın suları yeni insanlar getirdi. 43 00:03:51,773 --> 00:03:54,567 Yeni diller, yeni malzemeler. 44 00:03:54,651 --> 00:03:56,945 Tüm bunlar yeni bir dünyada doğmuş 45 00:03:57,904 --> 00:03:59,864 yepyeni bir karma kültür yarattı. 46 00:04:00,365 --> 00:04:01,950 Bir Creole kültürü. 47 00:04:02,784 --> 00:04:05,119 Birçok farklı ülkeden etkilenmiş olsa da 48 00:04:05,203 --> 00:04:10,083 Louisiana'da, Creole kültürünün kökeninin Siyahlar olduğu yadsınamaz. 49 00:04:12,418 --> 00:04:14,796 -Pudra şekeri yok. -Yok. Şuna bak! 50 00:04:16,589 --> 00:04:19,092 New Orleans'a, ustamla geldim. 51 00:04:19,175 --> 00:04:21,511 Dünyayı yemekler üzerinden incelemeye 52 00:04:21,594 --> 00:04:23,888 onlarca yılını harcamış Dr. J ile. 53 00:04:23,972 --> 00:04:26,182 Jessica Harris. İlk kitabını çıkardı. 54 00:04:26,266 --> 00:04:29,352 Adı Hot Stuff, değil mi? Hangi yemeği getirdiniz? 55 00:04:29,435 --> 00:04:32,772 Tavuk Yassa. Poulet Yassa da denir. Batı Afrika'dan, Senegal'den. 56 00:04:32,855 --> 00:04:35,316 Kendinize mutfak antropoloğu diyorsunuz. 57 00:04:35,400 --> 00:04:37,527 -O nedir? -Farklı ülkelere gidiyorum. 58 00:04:37,610 --> 00:04:39,988 Sadece yemek veya onun tadıyla değil, 59 00:04:40,071 --> 00:04:42,699 bunun ülkenin kültürüyle ilişkisiyle, 60 00:04:42,782 --> 00:04:45,326 yetiştirilmesiyle ve belirli geleneklerle ilgileniyorum. 61 00:04:45,410 --> 00:04:48,329 Yani, New Orleans ve mutfağını özel kılan şeyleri 62 00:04:48,413 --> 00:04:50,790 keşfetmek için ideal yol arkadaşı. 63 00:04:51,541 --> 00:04:53,543 New Orleans inanılmaz bir yer 64 00:04:53,626 --> 00:04:58,423 çünkü özgürleşmeden hemen sonra ve hatta özgürleşmeden önce 65 00:04:58,506 --> 00:05:00,675 buradaki siyasi sistem 66 00:05:00,758 --> 00:05:04,220 Fransızların, İspanyolların, sonra yine Fransızların kontrolünde. 67 00:05:04,304 --> 00:05:09,684 Beyaz olmayan binlerce özgür kişinin yerleşimine izin verilmiş. 68 00:05:09,767 --> 00:05:11,811 Çoğu da Creole'du. 69 00:05:12,645 --> 00:05:16,274 Böylece başka bir tür dünya yarattılar. 70 00:05:17,900 --> 00:05:21,863 Gazeteler, müzik, salonlar. 71 00:05:21,946 --> 00:05:24,949 Siyasi kontrolü de ele geçirmeye başladık. 72 00:05:26,075 --> 00:05:27,785 Yeniden Yapılanma sırasında 73 00:05:28,494 --> 00:05:30,955 devlet kademelerinde çalışan 74 00:05:31,039 --> 00:05:34,542 iki bin siyah vardı. 75 00:05:35,418 --> 00:05:39,172 Siyah servetini oluşturmaya başlamış insanlarımız vardı. 76 00:05:39,255 --> 00:05:42,759 Bir bakıma nesilden nesile geçen bir servetten bahsediyoruz. 77 00:05:42,842 --> 00:05:47,096 Kadınların da işin içinde olduğunu görüyoruz. 78 00:05:47,180 --> 00:05:52,268 Doğrudan Batı Afrika'ya ait olan bir pirinç çöreği, calas satıyorlar. 79 00:05:52,852 --> 00:05:56,356 Sipariş üzerine yapıp satıyorlar. 80 00:05:56,439 --> 00:06:00,026 "Calas. Güzel calas, enfes ve sıcak. Calas'ım var!" 81 00:06:00,109 --> 00:06:02,779 Yani elimizde kültürlerin bileşimi var. 82 00:06:02,862 --> 00:06:05,531 Fransız etkisi, İspanyol etkisi. 83 00:06:05,615 --> 00:06:07,241 -Özgür insanlar. -Ve Afrikalılar. 84 00:06:07,325 --> 00:06:10,620 Bunların tümü çok farklı bir yer yaratmış. 85 00:06:19,087 --> 00:06:22,423 New Orleans'ı böyle özel kılan eşsiz kültür birleşimi 86 00:06:22,507 --> 00:06:25,218 bugün hâlâ şehrin mutfağına yansıyor. 87 00:06:25,760 --> 00:06:28,846 Dr. J ile, Senegalli Amerikalı Şef Serigne Mbaye'yi 88 00:06:28,930 --> 00:06:32,725 Dakar Nola adlı restoranda ziyaret ediyoruz. 89 00:06:33,810 --> 00:06:37,563 Şefin menüsü, Batı Afrika ve New Orleans arasındaki 90 00:06:37,647 --> 00:06:39,899 derin kültürel bağları sergiliyor. 91 00:06:40,900 --> 00:06:46,114 Bize, sekizinci nesil Creole yerlisi Michelle Joan Papillion da katılıyor. 92 00:06:46,197 --> 00:06:49,200 Ben "Nanga def" deyince siz "Maa'ngi fi" diyorsunuz. 93 00:06:49,283 --> 00:06:50,827 -Peki. -"Merhaba" diyorsun. 94 00:06:52,912 --> 00:06:54,372 Şimdi içten söyleyin. 95 00:06:55,331 --> 00:06:57,875 Louisiana'dan bir Creole sözcüğüne benziyor. 96 00:06:57,959 --> 00:06:59,252 -Maa'ngi fi. -Aynen. 97 00:06:59,335 --> 00:07:01,796 -Maa'ngi fi. Buradayım. -Biz de öyle diyorduk. 98 00:07:01,879 --> 00:07:03,131 -Bayıldım. -Güzel. 99 00:07:03,214 --> 00:07:04,173 Umarım beğenirsiniz. 100 00:07:04,257 --> 00:07:05,466 -Sağ ol. -Sağ ol Şef. 101 00:07:05,550 --> 00:07:06,384 Teşekkürler Şef. 102 00:07:06,467 --> 00:07:09,804 Memlekete dönmüş gibiyim. "Neden New Orleans?" sorusuna 103 00:07:09,887 --> 00:07:13,599 standart cevabım, "Çünkü ruhum orada şarkı söylüyor." 104 00:07:13,683 --> 00:07:16,018 Çünkü burası yarıkürenin 105 00:07:16,102 --> 00:07:18,855 en önemli yemek şehirlerinden biri. 106 00:07:18,938 --> 00:07:22,859 Evet. New Orleans'ın tarihi hayret verici 107 00:07:22,942 --> 00:07:27,697 ve bence sadece New Orleans'lılarda değil, daha genelde Louisiana'da 108 00:07:27,780 --> 00:07:30,908 hâlâ hissedilir durumda. 109 00:07:30,992 --> 00:07:31,826 Evet. 110 00:07:31,909 --> 00:07:36,539 Demek Lafayette yakınlarındansın, Güney Louisiana'lısın. 111 00:07:36,622 --> 00:07:37,707 İç taraftan. 112 00:07:37,790 --> 00:07:41,878 Bataklık ülkesi diyorum, çünkü arazimizden bataklık kolu geçiyor. 113 00:07:41,961 --> 00:07:45,006 Arazinin bir kısmı temizlenmiş, evimiz orada. 114 00:07:45,089 --> 00:07:47,008 Arka bahçemiz orman. 115 00:07:47,091 --> 00:07:49,635 Ormanı yürüyüp geçince bataklığa varıyorsun. 116 00:07:49,719 --> 00:07:50,553 Bataklık. 117 00:07:50,636 --> 00:07:54,515 Soyumuz Marguerite'e dayanıyor. 118 00:07:54,599 --> 00:07:58,144 Ailemi kuran atalarımdan biri. 119 00:07:58,227 --> 00:08:00,813 1700'lerdeki hikâyesi şöyle, 120 00:08:00,897 --> 00:08:06,110 onu köleleştiren Gregoire Guillory, ona özgürlük sözü veriyor. 121 00:08:06,194 --> 00:08:09,780 Marguerite, adam ölünce azat edileceğini sanıyor. 122 00:08:09,864 --> 00:08:11,991 Adamın çocukları bunu kabul etmiyor. 123 00:08:12,074 --> 00:08:16,120 O da New Orleans'a kaçıp İspanyol mahkemesinde dava açıyor 124 00:08:16,204 --> 00:08:17,163 ve kazanıyor. 125 00:08:17,246 --> 00:08:23,085 O ve çocukları Güney Louisiana'ya geri dönüp 126 00:08:23,169 --> 00:08:26,130 ormanda hayat kuruyorlar. 127 00:08:26,214 --> 00:08:30,009 O günden beri buradayız. 128 00:08:30,092 --> 00:08:31,594 Marguerite'e içeceğim. 129 00:08:31,677 --> 00:08:33,471 Evet, Marguerite'e! 130 00:08:33,554 --> 00:08:36,432 Kadehimi Marguerite'e kaldırıyorum. Evet. 131 00:08:36,516 --> 00:08:43,439 Kendini öyle tanımlıyorsan Creole kimliğin hakkında konuşmak isterim. 132 00:08:43,523 --> 00:08:46,192 Bu sözcük ve bu kimlikle nasıl büyüdün? 133 00:08:46,275 --> 00:08:49,820 Evet, kendimi öyle tanımlıyorum. Hep öyleydi. 134 00:08:49,904 --> 00:08:52,406 Bence Creole'un bizim için anlamı 135 00:08:52,490 --> 00:08:57,328 Afrika, Fransız ve yerlilerin karışımı 136 00:08:57,411 --> 00:09:00,248 ve tüm bunların nasıl bir araya geldiği. 137 00:09:00,331 --> 00:09:03,084 Ve bu harmanlanmış tarih 138 00:09:03,167 --> 00:09:05,628 "Creole" geleneğinin bir parçası. 139 00:09:05,711 --> 00:09:09,757 Her şeyden önce, İspanyolca "crear" sözcüğünden geliyor. 140 00:09:09,840 --> 00:09:13,010 Yani yaratmak, hatta doğmak. 141 00:09:13,844 --> 00:09:17,014 Yani bu kökene göre 142 00:09:17,098 --> 00:09:23,980 Afrikalıların, Yeni Dünya'da doğan çocuklarına 143 00:09:25,189 --> 00:09:26,732 Creole denmiş olabilir. 144 00:09:26,816 --> 00:09:29,569 Ama Creole kültürünü düşündüğümde 145 00:09:29,652 --> 00:09:32,989 bence en belirleyici şey 146 00:09:33,072 --> 00:09:36,784 yediğimiz yemekler. Çünkü yetiştirdiklerimizi gösteriyor. 147 00:09:36,867 --> 00:09:43,624 Başlıca ürünlerimiz pirinç, bamya, börülce. Bunları yetiştiriyorduk. 148 00:09:43,708 --> 00:09:47,211 Üçünün de kökeni Afrika kıtasıdır. 149 00:09:47,295 --> 00:09:48,671 Bizimle geldiler. 150 00:09:49,839 --> 00:09:51,215 Pekâlâ Şef. 151 00:09:51,799 --> 00:09:55,428 Bu, soupou kanja. 152 00:09:55,511 --> 00:09:58,973 Soupou çorba demek, kanja da bamya. 153 00:09:59,056 --> 00:10:03,144 Yani temel olarak New Orleans'ın ünlü gumbo'su. 154 00:10:03,644 --> 00:10:06,230 -Peki. -Umarım beğenirsiniz. Afiyet olsun. 155 00:10:06,314 --> 00:10:08,316 -Afiyet olsun. -Teşekkürler. 156 00:10:09,650 --> 00:10:10,776 Biraz pilav alın. 157 00:10:11,652 --> 00:10:12,612 Teşekkürler. 158 00:10:22,496 --> 00:10:24,540 Vay canına. Çok lezzetli, Şef. 159 00:10:26,042 --> 00:10:30,421 Batı Afrika'dan Louisiana'ya yaptığım bu yolculukta 160 00:10:30,504 --> 00:10:34,925 en çok dikkatimi çeken 161 00:10:35,551 --> 00:10:38,554 Fransızların rolü oldu. 162 00:10:38,638 --> 00:10:43,601 Bu yemeklerin yapım tekniklerinde 163 00:10:43,684 --> 00:10:47,313 Fransız mutfağının etkisi var mı? 164 00:10:47,396 --> 00:10:49,565 Açıkçası ben Senagal'in birçok farklı yolla 165 00:10:49,649 --> 00:10:54,111 New Orleans mutfağına ilham verdiğini düşünüyorum. 166 00:10:54,195 --> 00:10:56,822 Senegambiya dediğimde 167 00:10:56,906 --> 00:11:00,534 Batı Afrika'daki tüm o ülkeleri de dâhil ediyorum. 168 00:11:01,118 --> 00:11:02,620 Ama övgüyü biz almıyoruz 169 00:11:02,703 --> 00:11:05,665 çünkü bizi sömürgeleştiren Fransızlardı. 170 00:11:05,748 --> 00:11:07,291 Birçok kişi gumbo'nun 171 00:11:08,417 --> 00:11:11,003 bouillabaisse'den ilham aldığına inanıyor. 172 00:11:11,087 --> 00:11:15,091 Öyle değil. New Orleans'ın hangi ünlü yemeğine bakarsanız bakın 173 00:11:15,883 --> 00:11:17,426 içinde pirinç vardır. 174 00:11:17,510 --> 00:11:20,888 Senegal'e bakarsanız yemeklerimizin çoğu pirinç esaslıdır. 175 00:11:20,971 --> 00:11:22,890 Jollof pilavı, pirinç ve etten yapılır. 176 00:11:22,973 --> 00:11:25,393 İki kültür arasındaki yolu görebilirsiniz. 177 00:11:25,476 --> 00:11:26,727 Kesinlikle. 178 00:11:27,228 --> 00:11:29,063 Jollof pilavı, bildiğimiz jambalaya. 179 00:11:29,146 --> 00:11:31,899 Bahsettiğin şey, tenceredeki Afrikalı eli. 180 00:11:31,982 --> 00:11:33,901 Bu Afrikalı elinin nihayetinde 181 00:11:33,984 --> 00:11:39,407 o tencereyi nasıl farklı biçimde tanımladığı. 182 00:11:40,866 --> 00:11:44,662 Aslında bahsettiğimiz, Fransız teknikleri değil. 183 00:11:44,745 --> 00:11:47,748 Bahsedilen, malzemenin 184 00:11:47,832 --> 00:11:51,794 yemeği dönüştüren ve tanımlayan şey olması. 185 00:11:53,212 --> 00:11:58,092 Senegal ve New Orleans'ın bir tabakta buluşmasını izleme fikri 186 00:11:58,175 --> 00:12:01,804 -çok önemli. -Doğru. 187 00:12:01,887 --> 00:12:04,473 Senegal olması çok ilginç 188 00:12:04,557 --> 00:12:07,518 Stephen ve ben en son Benin'deydik. 189 00:12:07,601 --> 00:12:10,396 Senegal ve Benin 190 00:12:10,479 --> 00:12:13,524 yüzbinlerce köleleştirilmiş Afrikalının 191 00:12:13,607 --> 00:12:18,696 yola çıktığı noktalar olmuş. 192 00:12:20,281 --> 00:12:21,115 İşte. 193 00:12:22,408 --> 00:12:24,326 Börülce mücveri. 194 00:12:26,036 --> 00:12:28,831 Yanına biraz soğanlı sos alın. 195 00:12:29,540 --> 00:12:30,916 Peki. Mersi. 196 00:12:33,919 --> 00:12:36,630 Mücverin sırrı bu sosta. 197 00:12:36,714 --> 00:12:41,010 Soğan, yeterince piştiğinde tatlanan sebzelerden biridir. 198 00:12:41,093 --> 00:12:41,927 Evet. 199 00:12:42,011 --> 00:12:45,890 Soğanlar sosun içinde neredeyse tamamen erimiş sanki. 200 00:12:45,973 --> 00:12:48,726 -Evet. -Sekiz saatten fazla süredir pişiyor. 201 00:12:49,393 --> 00:12:50,227 İnanılmaz. 202 00:12:51,061 --> 00:12:53,481 Soğan sosu bana Senegal'i anımsattı. 203 00:12:53,564 --> 00:12:55,107 Evet, kesinlikle. 204 00:12:55,191 --> 00:12:56,275 Çok leziz. 205 00:12:57,026 --> 00:13:00,237 Börülceyle ilgili ilginç bir hikâyem var. 206 00:13:00,321 --> 00:13:02,031 Bunu daha yeni öğrendim. 207 00:13:02,114 --> 00:13:05,201 Gorée Adası'na son gittiğimde öğrendim. 208 00:13:05,910 --> 00:13:08,287 Atalarımızın çoğunun bir daha göremediği yer. 209 00:13:08,370 --> 00:13:10,748 Beni gezdirip hikâyeler anlatan biri vardı. 210 00:13:10,831 --> 00:13:12,416 Ona şunu sordum, 211 00:13:13,375 --> 00:13:16,128 "Yedikleri şeyler hakkında ne biliyorsun?" 212 00:13:16,712 --> 00:13:20,466 Okyanusu geçen o gemilere binebilmek için 213 00:13:20,549 --> 00:13:22,968 atalarımızın 60 kilo olması gerekiyormuş. 214 00:13:23,677 --> 00:13:27,139 Onları şişmanlatmak için verdikleri şeylerden biri 215 00:13:27,223 --> 00:13:29,099 bunu her anlattığımda… 216 00:13:30,976 --> 00:13:34,313 Yedirdikleri şeylerden biri börülce ve palm yağıymış. 217 00:13:34,396 --> 00:13:35,773 Bu akara'da 218 00:13:36,398 --> 00:13:39,568 palm yağında pişmiş soğanla börülce var. 219 00:13:40,736 --> 00:13:42,196 Hoş bir saygı gösterisi. 220 00:13:48,661 --> 00:13:53,916 Creole halkı Afrika'daki atalarına bağlıdır. 221 00:13:53,999 --> 00:13:58,796 Lezzet yelpazemiz ve yetiştirdiklerimiz 222 00:13:58,879 --> 00:14:00,881 -DNA'ımızda var. -DNA'nın parçası. 223 00:14:00,965 --> 00:14:05,761 Atalar Louisiana'ya köle olarak getirildi. 224 00:14:05,845 --> 00:14:10,599 Kafalarında, yüreklerinde ve ellerinde 225 00:14:11,183 --> 00:14:12,893 yiyecekleri de vardı. 226 00:14:26,991 --> 00:14:30,077 Creole mutfağının kökenini daha iyi anlamak için 227 00:14:30,160 --> 00:14:34,206 Michelle Joan Papillion'la Edgard, Louisiana'ya gittim. 228 00:14:34,290 --> 00:14:37,793 Matthew Rousseve'in ailesine ait bir kanaldan gittik. 229 00:14:37,877 --> 00:14:40,004 1850'lerin sonlarından beri onlara ait. 230 00:14:42,089 --> 00:14:44,425 Louisiana'nın otlakları ve bataklıkları 231 00:14:44,508 --> 00:14:47,136 nesillerdir aileleri besliyor. 232 00:14:52,349 --> 00:14:54,518 Nesiller boyunca 233 00:14:54,602 --> 00:14:58,731 toprağı işledik, çiftçilik yaptık, 234 00:14:58,814 --> 00:15:03,193 hayvancılık yaptık. Her şeyi kendimize yetecek hâle gelmek için yaptık. 235 00:15:03,736 --> 00:15:07,323 Büyükannem balık tutmayı küçük yaşında öğrenmiş 236 00:15:07,406 --> 00:15:09,658 ve böylece 237 00:15:09,742 --> 00:15:13,245 ailesi için balık tutan kişi o olmuş. 238 00:15:13,329 --> 00:15:16,373 Çiftçilik yaparlarmış, bahçede bir şeyler yetiştirirlermiş, 239 00:15:16,457 --> 00:15:19,627 ekinleri olurmuş, büyükannem de ailesine destek olmak, 240 00:15:19,710 --> 00:15:22,129 onları beslemek için göle gelirmiş. 241 00:15:22,212 --> 00:15:24,590 Bunu her gün yaparmış. 242 00:15:24,673 --> 00:15:29,178 Onun için suda olmak alışkanlıkmış, çiftlikte olmak kadar doğalmış. 243 00:15:30,179 --> 00:15:35,017 Oltalarımız eski usul 244 00:15:35,100 --> 00:15:36,560 bambu çubuklardı. 245 00:15:36,644 --> 00:15:38,979 Hangi balıkları tutardınız? 246 00:15:39,063 --> 00:15:42,358 Kapanlevrek, vantuz balığı, tatlısu levreği. 247 00:15:42,441 --> 00:15:43,692 Alabalık olurdu. 248 00:15:44,944 --> 00:15:46,779 Levrek tutardık. 249 00:15:47,613 --> 00:15:50,658 Atlanta'da büyüyen bir şehir çocuğu olarak 250 00:15:50,741 --> 00:15:54,036 yiyeceklerimizin nereden geldiğini düşünmek zorunda değildim. 251 00:15:54,787 --> 00:15:56,747 Michelle ve Matt'in aileleri ise 252 00:15:56,830 --> 00:16:01,168 beslenme kaynağı olarak bataklığa bel bağlamak zorundaydı. 253 00:16:01,877 --> 00:16:04,046 Bu kanalın adı Kütük Kanalı. 254 00:16:04,129 --> 00:16:05,839 Nedenini anlıyorum. 255 00:16:05,923 --> 00:16:07,383 Evet, burası kütük dolu. 256 00:16:07,466 --> 00:16:10,302 Kışın siyah benekli levrek çok olur. 257 00:16:10,386 --> 00:16:14,139 Şu an tatlısu levreği yakalarsın. Çok bol. 258 00:16:14,723 --> 00:16:16,976 Geçimlerini Louisiana kıyılarından sağlamak 259 00:16:17,059 --> 00:16:20,813 Creole kültürünün önemli bir parçası gibi görünüyor. 260 00:16:20,896 --> 00:16:23,065 Senin için uslu cırcır böceklerim var. 261 00:16:23,148 --> 00:16:24,984 İşte bundan bahsediyorum. 262 00:16:25,067 --> 00:16:28,404 Matt ve ailesi bugün hâlâ bu sulardan geçimini sağlıyor. 263 00:16:28,946 --> 00:16:31,198 Haftada bir akşam yemeği için avlanıyorlar. 264 00:16:31,991 --> 00:16:35,786 Bu kanalda 30 yıldan uzun süredir balık tutuyorum. 265 00:16:35,869 --> 00:16:36,745 İnanılmaz. 266 00:16:36,829 --> 00:16:39,665 Yılın her zamanı balıkların yerini bilirim. 267 00:16:39,748 --> 00:16:42,876 Bak şimdi. Şuraya bak. Bir şey var gibi. 268 00:16:42,960 --> 00:16:46,130 -Oltanı oraya at. -Şu kütüğün hemen yanına. 269 00:16:46,213 --> 00:16:47,506 -Kütüğün yanında. -Şuna bak. 270 00:16:47,589 --> 00:16:49,883 -Suda balığı görebiliyorum. -İzle. 271 00:16:49,967 --> 00:16:51,885 Onu bulacağız. Burada bir yerde. 272 00:16:51,969 --> 00:16:54,096 -Orada. Bak. -Hadi bakalım. Orada. 273 00:16:54,179 --> 00:16:55,931 İşte geldi. Güzel. Bak. 274 00:16:56,015 --> 00:16:58,267 -İşte bir tatlısu levreği! -İşte bu! 275 00:16:58,976 --> 00:17:00,394 -Çok güzel. -Evet. 276 00:17:00,477 --> 00:17:02,438 Tatlısu levreği tuttuk. 277 00:17:05,524 --> 00:17:07,443 Buranın yerlileriyle bu sularda olmak, 278 00:17:07,526 --> 00:17:11,280 topraktan beslenenlerle yan yana olmak insanı mahcup ediyor. 279 00:17:12,740 --> 00:17:17,578 Toprak sahibi olmanın gelecek nesillere gıda, barınak 280 00:17:17,661 --> 00:17:19,830 ve istikrar sağlayabileceğini hatırlatıyor. 281 00:17:30,090 --> 00:17:33,886 Bize Creole yiyecekleri sunan toprakları keşfetmeye devam ettikçe 282 00:17:35,554 --> 00:17:38,599 Siyahların bu topraklara gömülen emeğinin 283 00:17:38,682 --> 00:17:41,393 karmaşık geçmişinden kaçamıyorum. 284 00:17:43,479 --> 00:17:46,565 Özgürleşme ve yeniden yapılanmadan sonra bile 285 00:17:46,648 --> 00:17:50,319 1800'lerin sonu ve 1900'lerin başında 286 00:17:50,402 --> 00:17:53,781 birçok siyah aile hâlâ plantasyona bağımlıydı. 287 00:17:53,864 --> 00:17:57,910 Çiftlikte işin %100'ünü onlar yapsa da 288 00:17:57,993 --> 00:18:01,288 kârın sadece bir kısmını alabiliyorlardı. 289 00:18:01,830 --> 00:18:05,751 Ortakçılık olarak bilinen dengesiz bir iş akdi. 290 00:18:06,460 --> 00:18:11,340 1960'lara kadar tam olarak sonlanmayan bir sistem. 291 00:18:13,217 --> 00:18:17,971 Elvin Shields ile görüşmek üzere bir Louisiana plantasyonuna gidiyorum. 292 00:18:18,055 --> 00:18:21,767 Çocukluğu ortakçılıkla geçmiş emekli bir makine mühendisi. 293 00:18:22,351 --> 00:18:24,436 -Nasılsınız Bay Shields? -Süper. 294 00:18:24,520 --> 00:18:25,813 -Harikayım. -Süper. 295 00:18:28,565 --> 00:18:32,444 Size şahsi hikâyenizi, nerede büyüdüğünüzü 296 00:18:32,528 --> 00:18:35,155 nasıl büyüdüğünüzü sormak istiyorum. 297 00:18:35,239 --> 00:18:37,908 Cane River Plantasyonu'nda büyüdüm. 298 00:18:38,826 --> 00:18:41,078 Ortakçı bir ailede. 299 00:18:41,161 --> 00:18:44,957 Bana ortakçılığın ne olduğu hakkında 300 00:18:45,040 --> 00:18:47,084 biraz daha bilgi verir misiniz? 301 00:18:47,167 --> 00:18:49,711 40'larda, 50'lerde çocuk olmak hakkında. 302 00:18:49,795 --> 00:18:55,384 Size 45-55 metrekarelik bir köle kulübesi verilirdi. 303 00:18:55,467 --> 00:18:58,011 Bir de size 304 00:18:58,095 --> 00:19:02,683 kendi ekininiz için 0,2 hektar toprak verilirdi. 305 00:19:03,642 --> 00:19:07,354 Orada tavuk, birkaç domuz da yetiştirebilirdiniz. 306 00:19:08,981 --> 00:19:13,068 Kıt kanaat geçinirdiniz. Paranız olmazdı. 307 00:19:13,152 --> 00:19:15,112 Emeğimiz dışında bir şeyimiz yoktu. 308 00:19:15,195 --> 00:19:17,990 Aileniz ne tür işlerde çalışıyordu? 309 00:19:18,073 --> 00:19:19,867 Tabii ki pamuk topluyordunuz. 310 00:19:21,410 --> 00:19:23,620 Gün doğumundan gün batımına kadar. 311 00:19:23,704 --> 00:19:28,458 Yarı yarıya anlaşması yapılırdı. 312 00:19:28,542 --> 00:19:32,588 Kârın yarısı sizin, 313 00:19:32,671 --> 00:19:36,341 diğer yarısı toprak sahibinin olurdu. 314 00:19:36,425 --> 00:19:39,595 Ama ahırınız yoksa, 315 00:19:39,678 --> 00:19:41,638 sabanınız yoksa, 316 00:19:41,722 --> 00:19:43,515 yük arabanız yoksa 317 00:19:43,599 --> 00:19:46,977 bunları plantasyon sahibinden kiralamak zorundaydınız. 318 00:19:47,728 --> 00:19:51,023 Bunu da yaptığınız anda 319 00:19:51,732 --> 00:19:55,694 payınız üçte bire düşerdi. 320 00:19:55,777 --> 00:19:56,945 Anladın mı? 321 00:19:57,613 --> 00:20:01,283 Böylece yıl sonunda ancak masraflar karşılanmış olurdu. 322 00:20:01,783 --> 00:20:02,868 O da belki. 323 00:20:02,951 --> 00:20:06,788 Bay Shields'ın anlattıkları gerçek özgürlük gibi gelmiyor, 324 00:20:07,414 --> 00:20:08,957 en azından bana gelmiyor. 325 00:20:09,041 --> 00:20:13,545 Ortakçılar, toprak sahipleriyle yaptıkları haksız anlaşmaya karşılık olarak 326 00:20:13,629 --> 00:20:17,382 kendilerini ve ailelerini beslemenin yolunu bulmak zorundaydı. 327 00:20:18,175 --> 00:20:21,803 Her plantasyonun kendi dükkânı vardı. 328 00:20:21,887 --> 00:20:26,225 Yıl boyunca, mahsul gelene kadar hiç paranız olmazdı. 329 00:20:27,017 --> 00:20:29,061 Size kredi verip 330 00:20:29,144 --> 00:20:32,231 dükkândan mal satarlardı. 331 00:20:32,314 --> 00:20:34,942 Böylece un alırdınız, 332 00:20:35,025 --> 00:20:38,070 mısır unu, şeker alırdınız. 333 00:20:38,153 --> 00:20:41,782 Onlardan mısır unlu lapa denen bir şey yapılırdı. 334 00:20:41,865 --> 00:20:42,950 Mısır unlu lapa. 335 00:20:43,033 --> 00:20:47,621 İçine yağ ve domuzundan aldığın domuz yağından koyardın. 336 00:20:48,247 --> 00:20:50,916 Domuz derisi kızartırken çıkan yağı alırdın. 337 00:20:50,999 --> 00:20:54,086 Onu bir tavaya koyarsın. Sonra mısır ununu alırsın, 338 00:20:54,169 --> 00:20:57,756 içine su ekleyip kek yapar gibi çırparsın. 339 00:20:58,257 --> 00:21:01,468 Sonra tavadaki yağ kızınca hamuru tavaya dökersin. 340 00:21:01,551 --> 00:21:04,137 Demir tavana döküp karıştırırsın. 341 00:21:04,763 --> 00:21:08,141 Üstüne ya biraz şeker ya da pekmez koyarsın. 342 00:21:08,892 --> 00:21:11,436 Sonra süt dökersin. Mısır gevreğimiz buydu. 343 00:21:12,271 --> 00:21:17,693 Öyle şeyler yenirdi. Bunu çok yerdik. Çünkü başka bir şeyimiz yoktu. 344 00:21:17,776 --> 00:21:21,113 En ucuza ne bulurlarsa 345 00:21:21,196 --> 00:21:24,616 ortakçılara satmak için raflara onu koyarlardı. 346 00:21:25,325 --> 00:21:30,747 Kölelerin en sık tükettiği şeyler mısır unu, domuz ve pekmezdi. 347 00:21:31,373 --> 00:21:33,041 Bu neredeyse 100 yıl sonra 348 00:21:33,125 --> 00:21:36,378 Bay Shields'ın yediklerine çok benziyor. 349 00:21:37,254 --> 00:21:40,382 Kölelik dönemiyle 350 00:21:41,216 --> 00:21:46,805 ortakçılığı kapsayan yeniden yapılanma döneminin farkı ne? 351 00:21:46,888 --> 00:21:51,935 Aradaki fark toplu işçiliğin olmamasıydı. 352 00:21:52,978 --> 00:21:55,939 Bağımsız bir yükleniciydin. 353 00:21:56,023 --> 00:22:01,028 Artık biraz daha onur duyabiliyordun. 354 00:22:01,111 --> 00:22:04,990 Bu pamuğu ben yetiştirdim. 355 00:22:05,073 --> 00:22:09,328 Ne kadar az olursa olsun 356 00:22:09,411 --> 00:22:11,038 kârın bir kısmı bana ait. 357 00:22:11,872 --> 00:22:15,667 Ortakçılık sonsuza dek sürecek sanıyorduk. 358 00:22:17,461 --> 00:22:19,546 Makineleşme gelene kadar. 359 00:22:20,630 --> 00:22:21,923 Sonra ne oldu? 360 00:22:22,007 --> 00:22:24,217 Artık bize ihtiyaçları yoktu. 361 00:22:24,885 --> 00:22:26,762 Pamuğu toplamak için 362 00:22:27,262 --> 00:22:30,640 pamuk biçme makinesi geldi, insanlara gidin dediler. 363 00:22:32,309 --> 00:22:36,063 Kapının çalınacağı anı bekliyordun. 364 00:22:38,148 --> 00:22:39,858 "Çarşamba çıkabilir misiniz?" 365 00:22:41,276 --> 00:22:44,738 Yüzlerce yıl sonra gitmeniz isteniyordu. 366 00:22:46,156 --> 00:22:49,868 "Hayır, eşyalarını taşımak için arabamı ödünç alamazsın." 367 00:22:51,328 --> 00:22:53,663 "Sizi barındıracak yerim yok." 368 00:22:55,665 --> 00:22:59,920 Bu bana çok zalimce geliyor. 369 00:23:00,796 --> 00:23:04,007 Bana öyle geliyor ki 370 00:23:04,841 --> 00:23:07,010 bu plantasyon sahipleri… 371 00:23:07,094 --> 00:23:11,306 Köleliğin bitmesinden onlarca yıl sonrasından bahsediyoruz. 372 00:23:12,057 --> 00:23:14,601 Bu insanlar, şunu söyleyebilme gücünü 373 00:23:15,519 --> 00:23:19,147 hâlâ ellerinde tutuyorlar: 374 00:23:19,231 --> 00:23:22,526 "Çarşamba günü çıkman gerek." 375 00:23:22,609 --> 00:23:25,487 Hâlâ insanlık yok. 376 00:23:25,570 --> 00:23:26,780 Saygı yok. 377 00:23:26,863 --> 00:23:28,532 O arazilerde çalışıyorduk, 378 00:23:29,241 --> 00:23:31,159 o arazilerde yaşıyorduk. 379 00:23:31,243 --> 00:23:32,577 Tek bildiğimiz buydu. 380 00:23:33,161 --> 00:23:35,330 Sonra o araziden çıkarılıyorsun. 381 00:23:37,457 --> 00:23:38,583 Nereye gideceksin? 382 00:23:39,084 --> 00:23:40,836 Evet, çok şey kaybettik. 383 00:23:40,919 --> 00:23:42,421 Orada çok şey kaybettik. 384 00:23:42,504 --> 00:23:45,340 Ailelerimiz şehre göç ederken 385 00:23:46,675 --> 00:23:49,678 devlet gelip şöyle dedi, 386 00:23:49,761 --> 00:23:53,181 "Sizi inşa edeceğimiz devlet evlerine yerleştireceğiz." 387 00:23:53,265 --> 00:23:57,102 Sonra da şehrin en kötü yerlerine gidip 388 00:23:57,185 --> 00:24:00,647 bir sürü devlet projesi yaptılar. 389 00:24:02,107 --> 00:24:04,734 Ve bir getto yarattılar. 390 00:24:04,818 --> 00:24:07,904 O yüzden plantasyonların olduğu bölgeden geçerken 391 00:24:07,988 --> 00:24:08,947 evimi görüyorum. 392 00:24:09,781 --> 00:24:13,702 Bunu Siyahlar olarak biz yarattık. 393 00:24:14,536 --> 00:24:18,957 Sahip olmasak da, kimse bizimle paylaşmasa da 394 00:24:19,040 --> 00:24:20,542 bu bizim. 395 00:24:20,625 --> 00:24:23,044 Siyah biri olarak plantasyonda olmak, 396 00:24:23,128 --> 00:24:25,046 plantasyon sözcüğünü duymak 397 00:24:25,964 --> 00:24:27,507 beni rahatsız ediyor. 398 00:24:27,591 --> 00:24:31,219 Çünkü çocukluğumdan beri 399 00:24:31,303 --> 00:24:35,098 bu kelime, hakkında konuşulmayacak bir şeydi. 400 00:24:35,724 --> 00:24:39,352 Utanç kaynağıydı. 401 00:24:40,228 --> 00:24:42,856 Plantasyon bizimdir. 402 00:24:42,939 --> 00:24:45,859 Ataların burada köleydi diye 403 00:24:45,942 --> 00:24:48,904 bunu kötü bir kelimeye dönüştürme. 404 00:24:48,987 --> 00:24:52,324 Siyah Amerikalıların deneyimlerinin çoğunda 405 00:24:52,407 --> 00:24:54,242 baskı var. 406 00:24:54,326 --> 00:24:58,997 Plantasyonun kökenine dair hikâyemizi bastırmışız. 407 00:24:59,080 --> 00:25:02,334 O kadar bastırmışız ki şu an şöyle diyenler var, 408 00:25:02,417 --> 00:25:07,172 "Toprak işi yapmak istemiyorum çünkü diğer şeye çok benziyor." 409 00:25:07,255 --> 00:25:10,342 Ama diğer şey dediğimizle tüm bağımızı koparmışız. 410 00:25:10,425 --> 00:25:11,635 Toprakla yani. 411 00:25:11,718 --> 00:25:15,597 Atalarım burada yaşadı ve öldü. 412 00:25:16,890 --> 00:25:20,060 Bu ülkedeki ilk siyah topluluğunu 413 00:25:20,143 --> 00:25:22,729 bir plantasyonda yarattık. 414 00:25:23,939 --> 00:25:27,943 Orada iki, üç yüz yıl birlikte yaşadık. 415 00:25:29,027 --> 00:25:30,779 Şimdi birdenbire 416 00:25:32,864 --> 00:25:36,076 korkmamız, nefret etmemiz veya küçümsememiz gerekiyor. 417 00:25:36,159 --> 00:25:39,746 Hayır! Bu bizim sözcüğümüz. Bize ait. 418 00:25:40,914 --> 00:25:43,750 Biz yaptık ve sahibiyiz. 419 00:25:43,833 --> 00:25:46,253 Vay canına. Çok güçlü ifade ettiniz. 420 00:25:47,671 --> 00:25:50,924 -Biliyorum ki bu… -Sizi anlıyorum. 421 00:25:55,637 --> 00:25:58,765 Elvin'in ailesi toprak sahiplerince zorla gönderilirken 422 00:25:58,848 --> 00:26:01,476 çoğu kişi de ırkçı çetelerden, 423 00:26:01,977 --> 00:26:04,104 kısıtlayıcı Jim Crow yasalarından kaçıyordu. 424 00:26:04,604 --> 00:26:07,274 Bazıları da daha iyi iş fırsatları arıyordu. 425 00:26:09,192 --> 00:26:13,280 Yüzlerce yıldır ektikleri toprakları ve yuva olarak gördükleri yerleri 426 00:26:13,905 --> 00:26:16,408 arkalarında bıraktılar. 427 00:26:17,534 --> 00:26:20,704 1910'da başlayan Büyük Göç sırasında 428 00:26:20,787 --> 00:26:24,958 yaklaşık altı milyon Afro Amerikalı güneydeki plantasyonları terk edip 429 00:26:25,041 --> 00:26:28,295 kuzeye, Chicago, Illinois gibi yerlere gitti. 430 00:26:30,714 --> 00:26:33,633 Bu sırf yeni fırsatlar için kuzeye gitmek değildi. 431 00:26:34,217 --> 00:26:36,595 Aynı zamanda güneye veda etmekti. 432 00:26:42,517 --> 00:26:45,145 ADSIZ KÖLENİN MEZARI 433 00:26:46,605 --> 00:26:50,650 Ayrılmadan önce topluluk olarak yemek için bir araya gelmek 434 00:26:50,734 --> 00:26:56,114 geride bırakılan yaşama ve sevdiklerine saygı göstermenin bir yoluydu. 435 00:26:56,740 --> 00:27:00,619 Bu geleneği yaşatmak için klasik bir New Orleans kilise yemeği yiyeceğiz. 436 00:27:00,702 --> 00:27:03,997 Efsane Dooky Chase restoranda, 437 00:27:04,080 --> 00:27:06,833 Stella Chase Reese'in ev sahipliğinde. 438 00:27:06,916 --> 00:27:11,254 Kendisi Creole mutfağının kraliçesi merhum Leah Chase'in kızı. 439 00:27:11,338 --> 00:27:12,756 Gayet uygun görünüyor. 440 00:27:14,174 --> 00:27:16,843 Gözüm mısır ekmeğinde. 441 00:27:17,510 --> 00:27:18,345 Teşekkürler. 442 00:27:18,428 --> 00:27:20,764 Dr. J, Michelle Papillion ve bana 443 00:27:20,847 --> 00:27:24,934 Louisiana'nın yerlisi özel şef Lashonda Cross da katılıyor. 444 00:27:25,644 --> 00:27:27,896 Burada her şeyden biraz var. 445 00:27:27,979 --> 00:27:29,648 Her şeyden biraz var. 446 00:27:29,731 --> 00:27:32,400 Barbunya ve jambalaya da var. Harika. 447 00:27:32,484 --> 00:27:35,153 -Hoş bir kilise yemeği. -Evet. 448 00:27:35,236 --> 00:27:37,197 Baptist kilisesinde büyüdüm. 449 00:27:37,280 --> 00:27:39,240 Çocukluğumdan hatırlıyorum. 450 00:27:39,324 --> 00:27:42,744 İbadet sonrasındaki yemeği hatırlıyorum. 451 00:27:42,827 --> 00:27:47,082 Evet, masada sıra sıra dizilmiş yemekler. 452 00:27:48,249 --> 00:27:50,752 Ama bu kilisede olmamız çok uygun 453 00:27:50,835 --> 00:27:52,962 çünkü gerçekten kutlama yapıyoruz. 454 00:27:53,588 --> 00:27:57,759 Ve sadece Louisiana'dan değil, 455 00:27:57,842 --> 00:28:01,179 güneyin her yerinden göç edenlerin 456 00:28:01,262 --> 00:28:03,390 yaptığına benzer bir şey yapıyoruz. 457 00:28:03,473 --> 00:28:06,059 İbadet edilen mekanda 458 00:28:06,935 --> 00:28:08,478 bir araya gelme fikri… 459 00:28:08,561 --> 00:28:09,562 Evet. 460 00:28:09,646 --> 00:28:12,524 Son bir veda yemeği için. 461 00:28:12,607 --> 00:28:15,860 Bu, onların ibadet mekânında bir araya gelip 462 00:28:15,944 --> 00:28:18,822 Tanrı'nın inayetine dua ettikleri 463 00:28:19,364 --> 00:28:23,576 ve sonra da bir aile olarak yapmayı iyi bildiğimiz şeyi yaptıkları an. 464 00:28:24,119 --> 00:28:26,496 Birlikte, güzel bir yemekle keyif almak. 465 00:28:26,579 --> 00:28:28,123 -İşte bu. -Kesinlikle. 466 00:28:28,206 --> 00:28:30,834 Anneniz siyah bir girişimci kadın olarak 467 00:28:30,917 --> 00:28:35,380 kendine bir yol çizebilmiş. 468 00:28:35,463 --> 00:28:36,297 Doğru. 469 00:28:36,381 --> 00:28:39,884 Özellikle siyah kadınların ve yaşlıların 470 00:28:39,968 --> 00:28:42,554 rolü neydi? 471 00:28:43,138 --> 00:28:45,765 Annem şöyle derdi, 472 00:28:45,849 --> 00:28:47,934 "Ne yaptığımı bilmiyorum." 473 00:28:48,560 --> 00:28:51,229 "En iyi yaptığım şeyi yapmaktan başka bir şey yapamam." 474 00:28:51,312 --> 00:28:52,814 O da yemek yapmaktı. 475 00:28:52,897 --> 00:28:54,858 Bu ona kendini iyi hissettiriyordu. 476 00:28:54,941 --> 00:28:58,111 Yemekleriyle insanları mutlu ediyordu. 477 00:28:58,194 --> 00:29:01,531 İnsanları sadece yemekleriyle mutlu etmekle kalmadı, 478 00:29:01,614 --> 00:29:05,577 kiliseler için yemek yaparak bağış topladı. 479 00:29:05,660 --> 00:29:08,997 Bunu mutfak yetenekleri sayesinde yaptı. 480 00:29:09,080 --> 00:29:10,081 Evet. 481 00:29:10,165 --> 00:29:14,127 Kadınlar, özellikle beyaz olmayanlar, özellikle de Creole kadınlar 482 00:29:14,210 --> 00:29:19,549 mutfak becerilerini kullanarak para kazanma konusunda yetenekliydi. 483 00:29:19,632 --> 00:29:23,178 Örneğin Rose Nicaud gibi kişiler. 484 00:29:24,179 --> 00:29:26,514 Rosette Rochon gibi kişiler. 485 00:29:26,598 --> 00:29:29,851 Şekerleme satanların bazılarının adlarını bile bilmiyoruz. 486 00:29:29,934 --> 00:29:31,811 Şekerlemeci hanımlar. 487 00:29:31,895 --> 00:29:33,313 -Doğru. -Evet. 488 00:29:33,396 --> 00:29:39,277 Bunu öyle çok kadın yaptı ki bu bir başarı zinciri olabilir. 489 00:29:39,360 --> 00:29:42,071 Mutfak becerileri sayesinde 490 00:29:43,031 --> 00:29:45,909 bunu yaptılar. Bu doğru. 491 00:29:45,992 --> 00:29:52,624 Buna şapka çıkarıp başarıyı takdir etmek çok önemli 492 00:29:52,707 --> 00:29:57,921 çünkü burada ve gittikleri yerde 493 00:29:58,004 --> 00:30:01,090 soy olarak devamımızı sağladılar. 494 00:30:02,133 --> 00:30:05,303 Kuzeye gittiler, batıya gittiler. 495 00:30:05,929 --> 00:30:09,015 Masada bir araya gelmenin önemini biliyorlardı. 496 00:30:09,098 --> 00:30:12,352 Annem hep "Masaya dönün" derdi. 497 00:30:12,852 --> 00:30:16,314 Ayrılmadan önce ailenle yemek yemelisin 498 00:30:16,397 --> 00:30:18,942 çünkü masada 499 00:30:19,651 --> 00:30:22,529 o huzuru ve maneviyatı bulabiliriz. 500 00:30:22,612 --> 00:30:26,199 Böylece bir araya gelip kilise yemekleri düzenledik. 501 00:30:26,282 --> 00:30:29,118 Afrika kökenlilerin maneviyatları yüksektir. 502 00:30:30,411 --> 00:30:33,832 Biz, tören ihtiyacını 503 00:30:35,083 --> 00:30:37,168 iyi anlayan kişileriz. 504 00:30:37,252 --> 00:30:41,214 Böyle yemekler, her şeyi bir arada tutan şeylerden biri. 505 00:30:41,297 --> 00:30:44,926 Tören, bir tür nokta koymak gibi. 506 00:30:45,009 --> 00:30:47,637 Yaşamımızın ritmine uygun. 507 00:30:47,720 --> 00:30:50,557 Yaşamımızı tanımlar. 508 00:30:51,140 --> 00:30:53,518 Bunu masada herkesi eşit kılarak yapar. 509 00:30:53,601 --> 00:30:58,940 Bu yüzden ayrılırken tören yapmak 510 00:30:59,023 --> 00:31:00,942 önemli bir ihtiyaçtır 511 00:31:01,025 --> 00:31:04,529 çünkü bu geçiş yapmakla ilgilidir. 512 00:31:04,612 --> 00:31:08,283 Çünkü bilinmeyene doğru gitmek cesaret ister. 513 00:31:09,284 --> 00:31:15,081 Maya Angelou'nun deyimiyle, bir yola çıkmak. 514 00:31:16,040 --> 00:31:19,127 Çünkü öyle yaptılar. Bir yola çıktılar. 515 00:31:19,836 --> 00:31:22,130 Yüzlerini rüzgâra verdiler 516 00:31:22,755 --> 00:31:26,634 ve bilinmeye doğru gittiler. İşte bu Büyük Göç'tü. 517 00:31:36,644 --> 00:31:39,397 Atalarımın yolunu takip ederek 518 00:31:39,480 --> 00:31:41,274 kuzeye, Chicago'ya gidiyorum. 519 00:31:44,027 --> 00:31:46,696 Büyük Göç sırasında buraya gelen 520 00:31:46,779 --> 00:31:49,449 yaklaşık yarım milyon Siyah Amerikalı gibi. 521 00:31:51,367 --> 00:31:55,204 Bu değişimin onlar için ne sarsıcı olduğunu tahmin edebiliyorum. 522 00:31:57,624 --> 00:32:00,752 Siyahlar, hangi araç müsaitse onunla yola çıkmış. 523 00:32:02,086 --> 00:32:06,132 Otobüs, at arabası, tren. 524 00:32:08,593 --> 00:32:12,764 Aynı zamanda bazıları kuzeye giden trenlerde çalışmış. 525 00:32:12,847 --> 00:32:16,893 Mucit George Pullman'ın tasarladığı lüks yataklı vagonlarda. 526 00:32:17,393 --> 00:32:21,397 Pulmann, siyah işçilerin beyaz müşterilere hizmet etmesi beklentisini 527 00:32:21,481 --> 00:32:23,149 sermayeye çevirip 528 00:32:23,232 --> 00:32:26,194 neredeyse tüm personeli siyahlardan oluşturmuştur. 529 00:32:27,528 --> 00:32:29,572 Bu Afro Amerikalı erkekler 530 00:32:29,656 --> 00:32:34,035 pulman vagon görevlisi olarak bilinir. 531 00:32:35,119 --> 00:32:38,081 Maaşlar, bahşişler ve siyahların finanse ettiği 532 00:32:38,164 --> 00:32:41,751 yönettiği sendika, bazı Afro Amerikalıların 533 00:32:41,834 --> 00:32:45,880 işçi sınıfına geçiş yapmasına özel bir fırsat sağlamış. 534 00:32:47,340 --> 00:32:49,050 Bu siyah görevliler ve şefler 535 00:32:49,133 --> 00:32:51,719 dar koridorlarda, küçük mutfaklarda çalışıp 536 00:32:51,803 --> 00:32:54,973 daha çok ücret ödeyen müşterilere sunulan 537 00:32:55,056 --> 00:32:57,892 üst düzey lüks deneyimi yarattılar. 538 00:32:58,810 --> 00:33:01,896 Pulman deneyimini efsanevi yapan şey 539 00:33:01,980 --> 00:33:04,774 üst kalite yemekler ve mükemmel hizmetti. 540 00:33:09,654 --> 00:33:12,865 Ben doğmadan önce ölen dedem Vernon Satterfield Sr. da 541 00:33:12,949 --> 00:33:15,868 bir pulman görevlisiydi. 542 00:33:17,704 --> 00:33:20,081 Hikâyesi hakkında çok az şey biliyorum. 543 00:33:21,499 --> 00:33:24,544 Ama bugün dedemin hayatına bir göz atmak umuduyla 544 00:33:24,627 --> 00:33:28,923 bir tren vagonu garsonunun oğluyla, Bay Michael McGoings'le 545 00:33:29,007 --> 00:33:34,721 ve 99 yaşındaki eski bir pulman görevlisi Bay Benjamin Gaines Sr. ile görüşüyorum. 546 00:33:36,139 --> 00:33:40,852 Bay Gaines, neredeyse 100 yaşındasınız. Önünüzde saygıyla eğiliyorum. 547 00:33:40,935 --> 00:33:47,400 Bize görevinizi ve yaşadıklarınızı anlatır mısınız? 548 00:33:47,483 --> 00:33:49,318 İşe başlamam şöyle oldu, 549 00:33:49,402 --> 00:33:53,406 posta vagonunda çalışan bir adam vardı. 550 00:33:53,489 --> 00:33:56,284 Bana "Demiryollarında bir iş bul" dedi. 551 00:33:56,367 --> 00:33:59,287 Bana sendikadan bahsetti 552 00:33:59,370 --> 00:34:01,956 ve maaşın iyi olduğunu söyledi. 553 00:34:02,040 --> 00:34:06,002 Ben de Kentucky'den ayrılıp Chicago'ya geldim 554 00:34:06,085 --> 00:34:08,629 ve Pullman Şirketi'nde çalışmaya başladım. 555 00:34:09,213 --> 00:34:13,718 Yolcuları karşılardın. Kompartmanlarına götürürdün. 556 00:34:13,801 --> 00:34:15,386 Onları rahat ettirirdin. 557 00:34:16,304 --> 00:34:20,975 Pulman vagonlarında her şeyin iyisi olurdu. 558 00:34:21,059 --> 00:34:23,561 Restoran vagonunda en iyi yemekler vardı. 559 00:34:23,644 --> 00:34:27,482 Hatta savaş zamanında insanlar sırf iyi yemek için 560 00:34:28,608 --> 00:34:30,151 trene binerlerdi. 561 00:34:30,651 --> 00:34:34,155 Trene binmek için gerekirse kavga edeceklerdi neredeyse. 562 00:34:34,238 --> 00:34:35,698 Sırf iyi yemek için. 563 00:34:35,782 --> 00:34:37,492 Acaba mümkünse 564 00:34:37,575 --> 00:34:40,661 hangi yıllardan bahsettiğinizi söyleyebilir misiniz? 565 00:34:40,745 --> 00:34:42,830 -40'lardaydı. -40'larda. 566 00:34:42,914 --> 00:34:44,832 Tamam. Dedem de o sıralarda 567 00:34:44,916 --> 00:34:49,003 Chicago Demiryolları'nda çalışmaya başlamış. 568 00:34:50,755 --> 00:34:52,840 -Bay McGoings. -Evet. 569 00:34:52,924 --> 00:34:56,469 Siz demiryollarında seyahat ederek büyümüşsünüz. 570 00:34:56,552 --> 00:34:58,179 Bu sizin için nasıldı? 571 00:34:58,679 --> 00:35:00,890 Yeterince büyüdüğüm zaman, 572 00:35:00,973 --> 00:35:05,228 bazen babamla günü birlik seyahat ederdim. 573 00:35:05,770 --> 00:35:07,396 Çünkü alışverişe bayılırdı. 574 00:35:07,480 --> 00:35:12,318 Kıyafet konusunda çok incelikli bir zevk edinmişti. 575 00:35:12,401 --> 00:35:17,365 Capitol Limited'de çalışınca takım elbiseli politikacıları, 576 00:35:17,448 --> 00:35:21,410 iş adamlarını görüyordu. O da böylece 577 00:35:21,494 --> 00:35:24,747 onların pek çok şeyini özümsemişti. 578 00:35:24,831 --> 00:35:27,208 Özellikle de giyimleri hakkında. 579 00:35:28,292 --> 00:35:31,462 Bütün takım elbiseleri, ki az sayıda değildi, 580 00:35:31,546 --> 00:35:32,713 özel dikimdi. 581 00:35:32,797 --> 00:35:37,051 Bu merakı bize de taşıdı, 582 00:35:37,135 --> 00:35:39,303 biz de bunu özümsedik. 583 00:35:39,387 --> 00:35:44,100 Trenlere erişim bize bunu sağladı. 584 00:35:44,183 --> 00:35:48,813 Karşılaştığımız şeyler vizyonumuzu ve zihinlerimizi geliştirdi. 585 00:35:48,896 --> 00:35:51,941 Bu yeni nesillere aktarılacak hoş bir miras, 586 00:35:52,567 --> 00:35:56,904 bu bağlantıyı hiç düşünmemiştim. 587 00:35:56,988 --> 00:36:00,700 Seyahat etmeyi sevdiğimi sanıyordum. Doğuştan öyleyim diyordum. 588 00:36:00,783 --> 00:36:03,452 Ama şimdi fark ediyorum ki 589 00:36:03,536 --> 00:36:08,166 bu hareket, seyahat ve merak soyumda var. 590 00:36:09,625 --> 00:36:11,586 Bu yemek mükemmel. 591 00:36:14,380 --> 00:36:16,591 Öyle güzel ki insanın ağzının suyu akıyor. 592 00:36:18,676 --> 00:36:22,722 Çok güzel bir yemek. Kuzu en sevdiğim yemeklerdendir. 593 00:36:23,681 --> 00:36:27,351 Tabii ki, trenlerde bu yemekleri 594 00:36:27,435 --> 00:36:32,231 müşteri olarak tadan fazla siyah yoktu. 595 00:36:32,315 --> 00:36:36,152 Servis edilen üst kalite yemeklerle ilgili 596 00:36:37,403 --> 00:36:40,615 özel bir anınız var mı? 597 00:36:40,698 --> 00:36:44,827 Sanırım en çok hindiyi hatırlıyorum. 598 00:36:44,911 --> 00:36:48,664 Burada pişirilirdi, mükemmel olurdu. 599 00:36:48,748 --> 00:36:51,459 Sizin yanıtınızı da merak ediyorum Bay Gaines. 600 00:36:51,542 --> 00:36:54,128 Siyah şefler mükemmel aşçılardı. 601 00:36:55,796 --> 00:36:57,423 Güneyden geliyorlardı. 602 00:36:58,216 --> 00:37:01,928 Bizim için personel yemeği hazırlarlardı. 603 00:37:02,011 --> 00:37:04,847 Her zaman çok iyiydi. 604 00:37:04,931 --> 00:37:08,726 Yemekleri çok lezzetli yapan 605 00:37:08,809 --> 00:37:11,562 bir dokunuşları vardı. 606 00:37:11,646 --> 00:37:13,064 Orada yemek yapmayı sevdik. 607 00:37:13,147 --> 00:37:17,235 Evet. 1940'larda vagon görevlisiydiniz, 608 00:37:17,318 --> 00:37:18,694 bu sizin için nasıldı? 609 00:37:18,778 --> 00:37:22,782 Şunu bilmek gerekir ki, o zamanlar 610 00:37:23,324 --> 00:37:27,203 ırk ayrımcılığının en yaygın olduğu dönemdi. 611 00:37:27,286 --> 00:37:31,999 Ve bazı kişiler 612 00:37:32,083 --> 00:37:36,212 size insan olarak saygı duymuyordu. 613 00:37:36,295 --> 00:37:39,215 Sizi George diye çağırırlardı. 614 00:37:39,298 --> 00:37:41,259 Bunun anlamı nedir? 615 00:37:41,342 --> 00:37:42,635 George Pullman. 616 00:37:43,844 --> 00:37:47,265 Yani deyim yerindeyse 617 00:37:47,348 --> 00:37:51,227 size haddinizi bildirmenin bir yoluydu. 618 00:37:52,895 --> 00:37:55,314 Siz insan değildiniz. 619 00:37:55,398 --> 00:37:59,610 Yetişkin değildiniz. 620 00:37:59,694 --> 00:38:01,112 Hâlâ oğlan çocuğuydunuz. 621 00:38:02,488 --> 00:38:05,324 İzninizle, Bay Gaines'in sözlerine ek yapayım. 622 00:38:05,408 --> 00:38:09,161 Babamın George ismiyle ilgili sorunları vardı. 623 00:38:09,245 --> 00:38:13,332 Cevabı şöyleydi, 624 00:38:13,416 --> 00:38:15,209 "Benim adım George değil." 625 00:38:15,293 --> 00:38:18,587 "Birine George demek istiyorsan 626 00:38:19,255 --> 00:38:22,675 kendine çocuk yapıp adını George koy." 627 00:38:25,720 --> 00:38:27,471 Çok tanıdık geliyor. 628 00:38:27,555 --> 00:38:29,515 Batı yakasındaydım, 629 00:38:30,266 --> 00:38:34,145 lüks vagonda çalışıyordum. 630 00:38:34,228 --> 00:38:38,024 İçki servisi yaparken birdenbire… 631 00:38:40,026 --> 00:38:42,820 …kıçıma bir tekme yedim. 632 00:38:44,530 --> 00:38:47,658 Refleks olarak 633 00:38:48,534 --> 00:38:50,578 elimdeki tepsiyi, 634 00:38:51,871 --> 00:38:54,498 o tepsiyi 635 00:38:54,582 --> 00:38:56,959 böyle, adamın alnına savurdum. 636 00:38:57,585 --> 00:38:59,462 O tepsiyi durduran Tanrı oldu. 637 00:39:00,004 --> 00:39:03,674 Çünkü ben durdurmadım. İsabet etseydi adamı öldürürdüm. 638 00:39:04,508 --> 00:39:09,764 Öfkeden köpürüyordum. 639 00:39:09,847 --> 00:39:11,015 Evet. 640 00:39:11,098 --> 00:39:16,771 Ben de büfeye döndüm, dedim ki "Büfeyi bir süreliğine kapatıyorum." 641 00:39:17,355 --> 00:39:20,900 Bana tekmeyi atan adam dedi ki 642 00:39:20,983 --> 00:39:22,735 "Sen akıllı zencilerdensin." 643 00:39:23,486 --> 00:39:25,696 Büfemin içine girdi, 644 00:39:25,780 --> 00:39:28,282 ben de elimi uzatıp onu dışarı ittim. 645 00:39:29,367 --> 00:39:34,789 Bu da yaşadığım olaylardan biriydi… 646 00:39:37,249 --> 00:39:41,170 Çok zordu… 647 00:39:43,089 --> 00:39:45,049 Öyle bir şeydi ki… 648 00:39:47,343 --> 00:39:50,554 Gördüğünüz gibi hiç unutmadım. 649 00:39:50,638 --> 00:39:53,974 Hâlâ dün gibi hatırlıyorum. 650 00:39:54,892 --> 00:39:58,396 Böyle bir anı bir ömür boyu insanın aklından çıkmaz. 651 00:40:00,356 --> 00:40:04,402 Dedemi hiç tanımadım ama Bay Gaines'in hikâyeleri sayesinde 652 00:40:04,485 --> 00:40:08,406 trende çalışan birinin hayatını tahmin edebiliyorum. 653 00:40:10,574 --> 00:40:14,620 Onun da başını dik tuttuğunu, onurla yürüdüğünü hayal ediyorum. 654 00:40:25,631 --> 00:40:29,051 Chicago'da Büyük Göç'ün mirasını 655 00:40:29,135 --> 00:40:32,054 güney yakasının yemek cevherleriyle deneyimleyebilirsiniz. 656 00:40:32,138 --> 00:40:33,139 İŞ YERİ SAHİBİ SİYAHTIR 657 00:40:33,722 --> 00:40:36,976 Lem's Bar-B-Q gibi yerler Büyük Göç soyunu sürdürüp 658 00:40:37,643 --> 00:40:41,772 güneyin lezzetlerini kuzeye uyarlamış. 659 00:40:42,523 --> 00:40:44,942 Bu güney lezzetleri hâlâ canlı 660 00:40:45,443 --> 00:40:47,319 ve yeniden yaratılmış. 661 00:40:47,403 --> 00:40:51,740 Virtue restoranın James Beard ödüllü şefi Eric Williams bunu yapmış. 662 00:40:52,283 --> 00:40:55,119 Yanımda Chicago'lular var. 663 00:40:55,202 --> 00:40:58,122 Yerel yemek podcasti yapan Dario Durham 664 00:40:58,205 --> 00:41:01,834 ve gazeteci ve yazar Natalie Moore. 665 00:41:01,917 --> 00:41:04,211 Kitabında Chicago'nun güney yakasının tarihi var. 666 00:41:05,463 --> 00:41:09,008 Bizi Virtue'da ağırladığınız için teşekkürler Şef. 667 00:41:09,091 --> 00:41:10,259 Şu an neredeyiz? 668 00:41:10,342 --> 00:41:13,679 Hyde Park'tasın. Chicago'nun güney yakasındasın. 669 00:41:13,762 --> 00:41:18,851 Şehrimizde siyahların servetinin muhtemelen en yoğun olduğu mahalle. 670 00:41:18,934 --> 00:41:24,148 Hâkimler, postacılar, öğretmenler ve kurumsal çalışanlar var. 671 00:41:24,231 --> 00:41:26,233 Birbirine çok bağlı bir topluluk. 672 00:41:26,317 --> 00:41:29,236 Güney yakasının çok zengin bir tarihi var. 673 00:41:29,320 --> 00:41:33,324 Afro Amerikan yaratıcılığının merkez üssü diyebiliriz. 674 00:41:33,407 --> 00:41:35,534 Eğlencenin, sanatın merkez üssü. 675 00:41:36,160 --> 00:41:38,454 -Siyahların işletmeleri. Bankalar. -Evet. 676 00:41:38,537 --> 00:41:41,207 -Ebony, Jet, saç bakımı. -Hepsi siyahtı. 677 00:41:41,290 --> 00:41:43,918 Chicago olmasaydı ondülemiz bile olmazdı. 678 00:41:44,001 --> 00:41:45,461 Sana şükürler olsun Chicago. 679 00:41:45,544 --> 00:41:48,380 -Özel saç kremleri. -Her tür saç kremi. 680 00:41:48,464 --> 00:41:51,008 -Ve Luster. -Ida B. Wells var. 681 00:41:51,091 --> 00:41:53,010 NAACP'in kurucu ortaklarından. 682 00:41:53,093 --> 00:41:55,513 Bessie Coleman. Uçak uçuran ilk siyah kadın. 683 00:41:55,596 --> 00:41:57,431 Mahalia Jackson Gospel'i yarattı. 684 00:41:57,515 --> 00:41:59,308 -Thomas Dorsey. -Blues'u unutma. 685 00:41:59,391 --> 00:42:00,935 Blues unutulur mu? 686 00:42:02,770 --> 00:42:05,564 Chicago olmasa doğru dürüst dans bile edemezdik. 687 00:42:08,567 --> 00:42:13,948 Büyük Göç gerçekten Chicago'da iz bırakmamızı sağladı. 688 00:42:14,031 --> 00:42:18,577 Hepiniz Chicago'daki kökeninizin 689 00:42:18,661 --> 00:42:22,623 göçle bağlantılı olduğunu mu düşünüyorsunuz? 690 00:42:22,706 --> 00:42:23,832 Ya da kendi aileniz 691 00:42:23,916 --> 00:42:26,460 ve topluluk geçmişinize dair ne biliyorsunuz? 692 00:42:27,044 --> 00:42:29,296 Büyük Göç'ün torunuyum. 693 00:42:29,380 --> 00:42:31,507 Anne tarafım Georgia'dan gelmiş. 694 00:42:31,590 --> 00:42:33,300 Diğer dedem 695 00:42:33,384 --> 00:42:37,555 Nashville'deki ırkçı şiddetten kaçıp gelmiş. 696 00:42:37,638 --> 00:42:40,516 Gece yarısı kaçmak zorunda kalan iki erkek kardeşi varmış. 697 00:42:40,599 --> 00:42:42,142 Linç söz konusuymuş. 698 00:42:42,226 --> 00:42:45,062 Kendisi bir pulman görevlisiymiş. 699 00:42:45,646 --> 00:42:48,440 Dinliyorum ama sanki kendimi dinler gibiyim. 700 00:42:48,524 --> 00:42:53,153 çünkü ben de Georgia'lıyım ve dedem Tennessee'li. 701 00:42:53,237 --> 00:42:55,614 Chicago'ya gençken gelmiş 702 00:42:55,698 --> 00:42:57,992 ve pulman görevlisi olmuş. 703 00:42:58,075 --> 00:43:01,954 Yani ben de aynı tarihin bir ürünüyüm. 704 00:43:02,037 --> 00:43:06,041 Büyük Göç'ten önce Chicago'da siyah nüfus %2'ymiş. 705 00:43:06,125 --> 00:43:10,129 Büyük Göç'ten sonra %33 olmuş, Nereden geldiler? Güneyden. 706 00:43:10,212 --> 00:43:13,632 Yani köklerimiz derinden bağlı. Anlıyor musun? 707 00:43:13,716 --> 00:43:17,720 Mississippi, Arkansas ve tüm güneyle derin bir bağımız var. 708 00:43:19,597 --> 00:43:21,223 Şef, bu harika görünüyor. 709 00:43:21,307 --> 00:43:24,810 Kırmızı bezelye, minik sarı ve yeşil kabaklar, 710 00:43:24,893 --> 00:43:27,438 biraz kızarmış bamya, kabak çiçeği 711 00:43:27,980 --> 00:43:30,441 ve acı soslu kırmızı biber turşusu. 712 00:43:30,524 --> 00:43:31,775 Bu sunumla 713 00:43:31,859 --> 00:43:34,612 enerjiyi bitkilere yönlendiriyoruz. 714 00:43:34,695 --> 00:43:37,072 Çünkü sebzelerin 715 00:43:37,156 --> 00:43:39,992 hayvanlardan daha hızlı büyüdüğünü biliyoruz 716 00:43:40,075 --> 00:43:42,870 ve ortakçılık veya kölelik yıllarında 717 00:43:42,953 --> 00:43:47,041 hayvan ürünlerine kıyasla, 718 00:43:47,124 --> 00:43:50,628 sebzelerle çok daha kolay beslenebiliyorduk. 719 00:43:51,211 --> 00:43:53,255 Vay canına, bamya hamuru mükemmel. 720 00:43:53,797 --> 00:43:55,883 Acı soslu demiştin. 721 00:43:55,966 --> 00:43:57,134 Biber turşusu. 722 00:43:58,302 --> 00:43:59,136 Tanrım. 723 00:43:59,637 --> 00:44:00,846 Çok lezzetli. 724 00:44:00,929 --> 00:44:03,140 Güneyden geldik. 725 00:44:03,223 --> 00:44:07,519 Çiftçilik yaptık. Chicago'da, Chicago'nun güney yakasında. 726 00:44:07,603 --> 00:44:12,024 19. yüzyılın başları ve ortalarından bahsediyorum. Burası bataklıktı. 727 00:44:12,107 --> 00:44:15,027 Bir sürü çiftlik vardı. Çiftliklerimiz vardı. 728 00:44:15,110 --> 00:44:16,779 Çünkü bildiğimiz iş oydu. 729 00:44:16,862 --> 00:44:19,782 -Bu geleneklerin çoğu devam ediyor. -Kesinlikle. 730 00:44:19,865 --> 00:44:21,241 Hatırladığım kadarıyla 731 00:44:21,325 --> 00:44:24,328 büyükannemin arka bahçesinde bostan vardı. 732 00:44:24,411 --> 00:44:29,458 Havalandırılmış toprak, sıra sıra sebze, domates vardı. 733 00:44:29,541 --> 00:44:31,126 Yeşillikler ve lahana. 734 00:44:31,710 --> 00:44:34,797 Bunu ben yaşadım. 735 00:44:34,880 --> 00:44:38,509 Babam Gary'de büyümüş. 736 00:44:38,592 --> 00:44:43,806 Onların bahçesi… Babaannem ve dedem sebze yetiştirirmiş. 737 00:44:43,889 --> 00:44:48,018 Domates yetiştirirlermiş. Tavukları varmış. Tavşan yakalarlarmış. 738 00:44:48,102 --> 00:44:52,898 Kendi ailemden de bu hikâyelere çok aşinayım. 739 00:44:52,981 --> 00:44:56,318 Ama yine de 740 00:44:57,152 --> 00:45:01,156 eskiden beri toprak işiyle uğraşmak 741 00:45:01,240 --> 00:45:03,575 bana bir tür rahatsızlık vermiştir. 742 00:45:03,659 --> 00:45:06,745 Ayrıca başkaları için "çalışmak", 743 00:45:06,829 --> 00:45:10,082 restoran sektöründe genç bir sommelier olarak büyümek 744 00:45:10,165 --> 00:45:13,001 bu işleri bırakma nedenlerimden biri. 745 00:45:13,085 --> 00:45:17,464 Çünkü uzmanlığıma değer verildiğini hissetmedim. 746 00:45:17,548 --> 00:45:20,134 Sadece hizmet etmem isteniyormuş gibi geldi. 747 00:45:20,217 --> 00:45:24,138 Merak ediyorum, siz de şöyle düşünüyor musunuz? 748 00:45:24,221 --> 00:45:26,807 Siyah Amerikalılar olarak 749 00:45:26,890 --> 00:45:29,268 soyumuzdaki esaret dolayısıyla 750 00:45:29,351 --> 00:45:33,856 topraktan geçinmeye çok uzağız. 751 00:45:33,939 --> 00:45:37,025 Burada büyük bir kentsel tarım hareketi var. 752 00:45:37,109 --> 00:45:40,863 Bir de bunu "Kentsel ortakçılığa dönüştürmeme" bilinci var. 753 00:45:40,946 --> 00:45:41,780 Evet. 754 00:45:41,864 --> 00:45:44,324 Bu alandaki gıda adaleti savunucuları 755 00:45:44,408 --> 00:45:47,244 bu bilgiye sahip 756 00:45:47,327 --> 00:45:50,414 ve bunu göz önünde bulunduruyorlar. 757 00:45:50,497 --> 00:45:53,375 Yani sadece farklı bir ortamda 758 00:45:53,459 --> 00:45:56,670 toprağı işliyor değilsin. 759 00:45:56,754 --> 00:45:59,840 Bunu burada, güneybatı yakasında yapabilmek 760 00:45:59,923 --> 00:46:01,759 ve kıt kanaat geçinmemek önemli. 761 00:46:01,842 --> 00:46:03,761 Bunu duymak beni sevindirdi. 762 00:46:03,844 --> 00:46:07,473 Gıda adaleti hareketlerinin başındaki insanların 763 00:46:07,556 --> 00:46:11,685 toprakla yeniden sağlıklı ilişki kurmamızı sağlamasına sevindim. 764 00:46:11,769 --> 00:46:18,358 Bu deneyime taşıyabileceğimiz travmalar hesaba katılabilir. 765 00:46:19,026 --> 00:46:22,362 Çünkü toprak bizi de iyileştirebilir. 766 00:46:22,446 --> 00:46:26,116 Çünkü bu arazilere sahip olup 767 00:46:26,617 --> 00:46:29,787 buralardan beslenme becerimiz olduğunu çok konuştuk. 768 00:46:29,870 --> 00:46:32,956 O da ortak mirasımızın bir parçası. 769 00:46:35,167 --> 00:46:37,169 Şef bizi uyutmaya çalışıyor. 770 00:46:37,753 --> 00:46:40,839 Bu, duruma çok uygun bir yemek. 771 00:46:40,923 --> 00:46:44,051 Orta Batı, biftek ve patates gibi basit yemekleriyle bilinir. 772 00:46:44,134 --> 00:46:46,804 Kendi suyunda pişmiş kaburga, 773 00:46:46,887 --> 00:46:49,431 ezilmiş Yukon Gold patates 774 00:46:49,515 --> 00:46:52,559 ve üzerinde çıtır soğan halkaları var. 775 00:46:52,643 --> 00:46:54,520 Nefis. Et ilik gibi olmuş. 776 00:46:54,603 --> 00:46:57,314 Çok yumuşak. Bıçağa hiç gerek yok. 777 00:46:57,397 --> 00:46:59,107 -Gerek yok. -Çok güzel. 778 00:47:02,486 --> 00:47:04,738 Dişlerime bile ihtiyacım yokmuş. 779 00:47:04,822 --> 00:47:05,948 Ya da diş etlerine. 780 00:47:08,200 --> 00:47:11,161 Et ve patates Orta Batı'nın olmazsa olmazı olabilir 781 00:47:11,245 --> 00:47:13,872 ama Güney'in lezzetleri tartışılmaz. 782 00:47:13,956 --> 00:47:16,834 Babamın hafta sonları mangal yaptığı 783 00:47:16,917 --> 00:47:19,336 Georgia'daki çocukluğuma götürüyor beni. 784 00:47:20,838 --> 00:47:24,258 Şef Erick'in, Büyük Göç'e saygı gösterisi sürüyor. 785 00:47:24,341 --> 00:47:27,803 Son yemekle güney, tabaklarımızda beliriyor. 786 00:47:28,470 --> 00:47:31,974 Limon kremalı küçük bir kek tüm lezzetiyle burada. 787 00:47:32,057 --> 00:47:34,977 Çok güzel bir pakette. 788 00:47:35,060 --> 00:47:37,521 Bu yemeğin taşıdığı anlam nedir? 789 00:47:37,604 --> 00:47:41,358 Ayakkabı kutusuyla taşınan yemeklere 790 00:47:41,441 --> 00:47:43,402 eğlenceli bir saygı duruşu. 791 00:47:43,485 --> 00:47:48,323 Bizi kuzeye taşıyan vagonlar sadece bizi taşıyordu. 792 00:47:48,407 --> 00:47:51,410 Doğru düzgün yemek yiyebileceğimiz bir yer yoktu. 793 00:47:51,493 --> 00:47:54,204 Yemeğimizi yanımızda taşıyorduk. 794 00:47:54,288 --> 00:47:57,541 Genelde bu yemek kızarmış tavuktu 795 00:47:58,208 --> 00:48:00,919 çünkü doğası gereği yola uygundu. 796 00:48:01,003 --> 00:48:02,713 Ayakkabı kutusunda taşınırdı. 797 00:48:02,796 --> 00:48:04,923 Bildiğimiz kutulardan değil ama. 798 00:48:05,007 --> 00:48:06,675 Süslü ayakkabı kutularıydı. 799 00:48:06,758 --> 00:48:09,261 Çünkü büyükanne ve büyükbabalar 800 00:48:09,344 --> 00:48:12,014 çocukların gerekli deneyimi yaşaması için 801 00:48:12,097 --> 00:48:14,141 ayrıntılara çok önem veriyordu. 802 00:48:14,224 --> 00:48:19,021 Bu ambalajın, daha büyük bir yemek göçü hikâyesine bağlı olmasını 803 00:48:19,104 --> 00:48:20,772 çok sevdim. 804 00:48:20,856 --> 00:48:24,151 Büyüklerimiz ve atalarımız 805 00:48:24,234 --> 00:48:26,278 kimsenin bizi istemediği devirde 806 00:48:26,361 --> 00:48:28,864 paylaşılan bir yemek kadar basit bir şeyden 807 00:48:28,947 --> 00:48:31,199 bir deneyim yaratacak marifetteydi. 808 00:48:32,326 --> 00:48:34,536 Biz buyuz. 809 00:48:35,203 --> 00:48:37,122 Topraklarımızı kaybetsek de, 810 00:48:37,789 --> 00:48:40,250 borca batsak da, şiddete maruz kalsak da 811 00:48:40,334 --> 00:48:41,752 bir yolunu bulduk. 812 00:48:46,214 --> 00:48:48,508 Hep bir yolunu buluruz. 813 00:48:49,635 --> 00:48:52,638 Ortakçı olarak ailelerimizi beslemek olsun, 814 00:48:52,721 --> 00:48:54,973 ne bulacağımızı hiç bilmeden 815 00:48:55,057 --> 00:48:57,809 gözümüzü karartıp Kuzey'e gitmek olsun. 816 00:49:00,646 --> 00:49:03,440 Özümüzdeki yaratıcılık 817 00:49:03,523 --> 00:49:06,860 siyah bir orta sınıfın doğmasına yol açtı. 818 00:49:07,986 --> 00:49:10,405 Chicago şehri bu tarihi 819 00:49:10,489 --> 00:49:12,324 onur nişanı gibi taşıyor. 820 00:49:12,407 --> 00:49:16,453 Göçün getirdiği ve ilham verdiği lezzetler ve tarzlar 821 00:49:16,536 --> 00:49:19,790 Rüzgârlı Şehir'de bugün bile biliniyor. 822 00:49:21,917 --> 00:49:25,462 Ve Güney'den taşınan bu yaratıcılığın 823 00:49:25,545 --> 00:49:28,799 ulaştığı yerlerden biri de sonraki durağım New York. 824 00:49:28,882 --> 00:49:31,009 Afro Amerikalıların 825 00:49:31,093 --> 00:49:33,762 5 km'lik bir alanda yaşadığı, 826 00:49:33,845 --> 00:49:37,057 mutfaktaki yaratıcılık ve kültürel dışavurumu 827 00:49:37,140 --> 00:49:38,976 ateşleyip büyüttüğü şehir. 828 00:49:40,852 --> 00:49:42,020 Bir rönesans. 829 00:50:37,409 --> 00:50:40,328 Alt yazı çevirmeni: Ece Eroğlu