1
00:00:24,709 --> 00:00:27,834
KUĞU
2
00:00:27,834 --> 00:00:29,418
YAYA YOLU
3
00:00:29,418 --> 00:00:32,334
Ernie'ye doğum gününde
tüfek hediye edilmişti.
4
00:00:32,334 --> 00:00:36,043
Bir kutu mermi alıp
tüfekle bir şeyler öldürmek için çıktı.
5
00:00:36,043 --> 00:00:37,543
Raymond'ın evinin önünde
6
00:00:37,543 --> 00:00:40,709
iki parmağını ağzına sokup
uzun, tiz bir ıslık çaldı.
7
00:00:41,501 --> 00:00:44,334
Raymond dört ev ötede oturan can dostuydu.
8
00:00:44,334 --> 00:00:46,459
Ernie tüfeği havaya kaldırdı.
9
00:00:46,459 --> 00:00:49,376
"Vay be!" dedi Raymond.
"Onunla ne eğleniriz ha!"
10
00:00:50,376 --> 00:00:53,793
İki oğlan yola koyuldular.
Mayısta bir cumartesi sabahıydı.
11
00:00:53,793 --> 00:00:58,209
Kestane ağaçları çiçeklenmişti,
yol boyu uzanan alıçlar ise bembeyazdı.
12
00:00:58,209 --> 00:01:01,043
Ernie ve Raymond
çalılıklı dar yolda ilerlerken
13
00:01:01,043 --> 00:01:03,209
gördükleri her küçük kuşu vurdular.
14
00:01:03,209 --> 00:01:06,251
Şakrak kuşu, dağ bülbülü,
ötleğen, sarı kiraz kuşu.
15
00:01:06,251 --> 00:01:10,918
Demir yoluna ulaştıklarında
tam 14 küçük kuşu ipe dizmişlerdi.
16
00:01:11,668 --> 00:01:14,751
"Bak!" dedi Ernie, kolunu uzatarak.
"Şuraya bak!"
17
00:01:14,751 --> 00:01:16,626
Çalının ardında ufak bir oğlan
18
00:01:16,626 --> 00:01:19,459
dürbünle yaşlı bir ağacın
dallarına bakıyordu.
19
00:01:19,459 --> 00:01:21,126
"Watson! Şu bücür velet."
20
00:01:22,584 --> 00:01:27,501
Peter Watson ufak ve narin bedenli, çilli
ve şişe dibi gözlük takan bir çocuktu.
21
00:01:27,501 --> 00:01:31,793
Yaşı 13 olmasına rağmen son sınıfta okuyan
çok zeki bir öğrenciydi.
22
00:01:31,793 --> 00:01:34,543
Müziği sever ve çok iyi piyano çalardı.
23
00:01:34,543 --> 00:01:37,334
Oyunlarda başarısızdı. Sessiz ve kibardı.
24
00:01:39,043 --> 00:01:42,293
İki büyük oğlan
sinsice küçük oğlana yanaştılar.
25
00:01:44,376 --> 00:01:47,834
Dürbünle baktığı şeye
tamamen kendini kaptırdığı için
26
00:01:47,834 --> 00:01:49,209
onları görmedi.
27
00:01:50,459 --> 00:01:52,834
Ernie silahı doğrultup
"Eller yukarı!" dedi.
28
00:01:52,834 --> 00:01:54,709
Peter Watson sıçradı.
29
00:01:56,668 --> 00:01:59,209
Gözünü dikip
bu iki davetsiz misafire baktı.
30
00:01:59,209 --> 00:02:01,501
"Hadi!" diye bağırdı Ernie. "Yukarı!"
31
00:02:01,501 --> 00:02:05,709
Peter Watson
iki eliyle dürbünü tutar hâlde donakaldı.
32
00:02:05,709 --> 00:02:07,543
Raymond ve Ernie'ye baktı.
33
00:02:07,543 --> 00:02:11,126
Korkmuyordu ama bu ikisinin yanında
aptalca davranmamalıydı.
34
00:02:11,126 --> 00:02:13,751
Yıllardır sataşmalarından çok çekmişti.
35
00:02:13,751 --> 00:02:14,876
Eller yukarı.
36
00:02:14,876 --> 00:02:16,959
Yapılacak en makul şey buydu.
37
00:02:16,959 --> 00:02:21,668
Raymond ileri atılıp dürbünü kaptı.
"Kimi gözetliyorsun?" diye bağırdı.
38
00:02:21,668 --> 00:02:23,959
Peter Watson olasılıkları düşündü.
39
00:02:23,959 --> 00:02:26,751
Kaçmaya yeltenebilirdi
ama anında yakalarlardı.
40
00:02:26,751 --> 00:02:29,334
Canhıraş bağırabilirdi ama kimse duymazdı.
41
00:02:29,334 --> 00:02:33,959
Tek çaresi soğukkanlılığını koruyup
konuşarak bu durumdan sıyrılmaktı.
42
00:02:33,959 --> 00:02:36,418
"Yeşil bir ağaçkakanı izliyordum" dedi.
43
00:02:36,418 --> 00:02:39,876
"Neyi?" "Erkek yeşil ağaçkakan."
Picus viridis.
44
00:02:39,876 --> 00:02:42,876
"Gagasıyla şu ölü ağacı oyarak
yiyecek arıyordu."
45
00:02:42,876 --> 00:02:45,751
Ernie silahı kaldırıp
"Nerede?" dedi. "Vurayım!"
46
00:02:45,751 --> 00:02:47,376
"Vuramazsın" dedi Peter,
47
00:02:47,376 --> 00:02:50,459
Raymond'ın omzuna astığı
ipe dizili kuşlara bakarak.
48
00:02:50,459 --> 00:02:54,126
"Siz bağırır bağırmaz uçup gitti.
Ağaçkakanlar pek ürkektir."
49
00:02:59,834 --> 00:03:04,334
Raymond, Ernie'nin kulağına fısıldadı.
O da bacağına vurup "İyi fikir!" dedi.
50
00:03:04,334 --> 00:03:08,376
Silahını yere koyup küçük oğlana yaklaştı.
Onu yere savurdu.
51
00:03:08,376 --> 00:03:11,251
Raymond cebinden ip çıkarıp
birazını kesti.
52
00:03:11,251 --> 00:03:15,293
Peter'ın ellerini sıkıca bağladılar.
"Bacaklarını da!" dedi Raymond.
53
00:03:15,293 --> 00:03:19,709
Peter direnince karnına yumruğu yedi.
Nefesi kesildi, yattığı yerde kaldı.
54
00:03:19,709 --> 00:03:23,626
Ayak bileklerini de bağlayıp
onu tavuk gibi paketlediler.
55
00:03:23,626 --> 00:03:25,168
Ernie silahını aldı
56
00:03:25,168 --> 00:03:28,418
ve oğlanı çayırdan
demir yoluna doğru taşıdılar.
57
00:03:28,418 --> 00:03:30,459
Peter Watson çıtını çıkarmadı.
58
00:03:30,459 --> 00:03:33,334
Amaçları neydi bilinmez
ama konuşmak nafileydi.
59
00:03:33,334 --> 00:03:35,418
Kurbanlarını toprak setten indirip
60
00:03:35,418 --> 00:03:38,584
boylu boyunca
işte bu rayların arasına yatırdılar.
61
00:03:40,543 --> 00:03:41,418
Bu rayların.
62
00:03:41,418 --> 00:03:44,876
Bu 27 yıl önce benim başıma geldi.
Adım Peter Watson.
63
00:03:46,209 --> 00:03:48,001
"İp ver" dedi Ernie.
64
00:03:51,793 --> 00:03:55,793
İşleri bittiğinde Peter raylarda
eli kolu bağlı çaresizce yatıyordu.
65
00:03:55,793 --> 00:03:58,584
Yalnızca başını ve ayaklarını oynatabiliyordu.
66
00:03:58,584 --> 00:04:01,376
Ernie ve Raymond
eserlerini uzaktan süzdüler.
67
00:04:01,376 --> 00:04:03,376
"İyi iş çıkardık" dedi Ernie.
68
00:04:03,376 --> 00:04:06,334
"Buna cinayet denir" dedi
raylarda yatan oğlan.
69
00:04:06,334 --> 00:04:08,334
"Orası kesin değil" dedi Ernie.
70
00:04:08,334 --> 00:04:12,751
"Trenlerin yüksekliğine bağlı.
Dümdüz yatarsan kurtulabilirsin."
71
00:04:14,584 --> 00:04:18,001
Büyük oğlanlar sete tırmanıp
çalıların ardına oturdular.
72
00:04:18,001 --> 00:04:20,293
Ernie sigara paketi çıkardı. İçtiler.
73
00:04:20,293 --> 00:04:24,543
Peter bırakılmayacağını anlamıştı.
Bunlar tehlikeli, manyak çocuklardı.
74
00:04:24,543 --> 00:04:27,334
Tehlikeli, manyak, aptal çocuklar.
75
00:04:27,334 --> 00:04:32,084
"Sakin olup düşünmeliyim" dedi Peter.
Hareketsiz yatarken ihtimalleri tarttı.
76
00:04:32,084 --> 00:04:34,043
Başının en uç noktası burnuydu.
77
00:04:34,043 --> 00:04:37,584
Burnu raylardan
tahminen 10 santim havadaydı.
78
00:04:37,584 --> 00:04:40,501
Çok mu yüksekti?
Modern trenlerde belli olmazdı.
79
00:04:40,501 --> 00:04:43,626
Başı iki traversin arasındaki
çakılların üstündeydi.
80
00:04:43,626 --> 00:04:45,501
Başıyla oyuk açmalıydı.
81
00:04:46,001 --> 00:04:48,751
Başını iki yana oynatıp çakılları iterek
82
00:04:48,751 --> 00:04:51,709
kendine yavaşça
küçük bir girinti açmaya başladı.
83
00:04:51,709 --> 00:04:56,084
Başını tahminen beş santim alçaltmıştı.
Baş tamam, peki ya ayaklar?
84
00:04:56,084 --> 00:05:00,834
Onları da içe doğru büküp düzleştirdi
ve treni beklemeye başladı.
85
00:05:00,834 --> 00:05:04,501
Tren, üzerinden hızla geçerken
bir vakum etkisi oluşur da
86
00:05:04,501 --> 00:05:07,626
onu içeri çeker mi diye merak etti. Olabilirdi.
87
00:05:07,626 --> 00:05:12,043
Ne olursa olsun, var gücüyle
bedenini yere bastırmaya odaklanmalıydı.
88
00:05:12,043 --> 00:05:15,918
"Gevşeme. Kaskatı dur
ve kendini yere doğru bastır."
89
00:05:15,918 --> 00:05:18,126
Peter bembeyaz gökyüzünü izledi,
90
00:05:18,126 --> 00:05:21,001
tek bir kümülüs bulutu
soldan sağa süzülüyordu.
91
00:05:21,001 --> 00:05:25,084
Bulutun önünden kırmızı gövdeli,
küçük bir üstten kanatlı uçak geçti.
92
00:05:25,084 --> 00:05:28,834
Eski bir Piper Cub diye düşündü.
Gözden kaybolana dek seyretti.
93
00:05:29,334 --> 00:05:34,334
Derken ansızın iki yanındaki raylardan
tuhaf bir titreşim sesi duydu.
94
00:05:34,334 --> 00:05:39,959
Raylar boyunca çok uzaklardan gelen
hafif, belli belirsiz bir uğultu gibiydi.
95
00:05:46,126 --> 00:05:47,376
Peter başını kaldırıp
96
00:05:47,376 --> 00:05:51,126
bir iki kilometre ötesi görünen
dümdüz demir yoluna baktı
97
00:05:51,126 --> 00:05:52,209
ve treni gördü.
98
00:05:52,209 --> 00:05:53,668
Önce siyah bir noktaydı
99
00:05:53,668 --> 00:05:57,876
ama birkaç saniyede nokta gitgide büyüyüp
şekil almaya başladı.
100
00:05:57,876 --> 00:05:59,043
Artık nokta değil,
101
00:05:59,043 --> 00:06:02,751
bir dizel lokomotifin
büyük, kare, küt cephesiydi.
102
00:06:02,751 --> 00:06:07,001
Peter başını indirip
çakılda kazdığı çukura sertçe bastırdı.
103
00:06:07,001 --> 00:06:08,459
Ayaklarını düzleştirdi.
104
00:06:08,459 --> 00:06:11,584
Gözlerini sıkıca yumdu,
vücudunu yere bastırdı.
105
00:06:11,584 --> 00:06:16,168
Tren sağır edici bir gümbürtüyle geldi.
Kafasında silah patlamış gibiydi.
106
00:06:16,168 --> 00:06:17,376
Patlamayla beraber
107
00:06:17,376 --> 00:06:22,293
kasırga misali burun deliklerinden girip
ciğerlerine dolan yıkıcı bir rüzgâr geldi.
108
00:06:22,293 --> 00:06:25,084
Gürültü dayanılmazdı.
Rüzgâr nefesini kesti.
109
00:06:25,084 --> 00:06:27,168
Sanki diri diri yeniliyormuş,
110
00:06:27,168 --> 00:06:31,251
çığlıklar atan, cani bir canavarın
midesine iniyormuş gibi hissetti.
111
00:06:31,251 --> 00:06:33,334
Sonra bitti. Tren gitmişti.
112
00:06:34,043 --> 00:06:39,084
Peter gözlerini açtığında beyaz göğü
ve hâlâ tepede süzülen büyük bulutu gördü.
113
00:06:39,084 --> 00:06:41,626
Her şey bitmişti, başarmıştı.
114
00:06:48,168 --> 00:06:49,834
- Çöz onu.
- Dedi Ernie.
115
00:06:49,834 --> 00:06:52,709
Raymond, Peter'ı raylara bağlayan
ipleri kesti.
116
00:06:52,709 --> 00:06:55,084
"Ayaklarını çöz, elleri bağlı kalsın."
117
00:06:55,084 --> 00:06:57,584
Raymond ayak bileklerindeki ipleri kesti.
118
00:06:57,584 --> 00:07:00,626
"Hâlâ esirimizsin ahbap" dedi Ernie.
119
00:07:00,626 --> 00:07:04,668
İki oğlan Peter Watson'ı
tarlanın ilerisindeki göle yürüttüler.
120
00:07:04,668 --> 00:07:07,376
Esir hâlâ el bileklerinden bağlıydı.
121
00:07:07,376 --> 00:07:12,459
Ernie boştaki elinde silahı tutuyor,
Raymond ise Peter'ın dürbününü taşıyordu.
122
00:07:16,084 --> 00:07:19,834
Kıyısında yüksek söğüt ağaçları uzanan
uzun ince bir göldü.
123
00:07:19,834 --> 00:07:24,251
Ortalarında su berraksa da
kıyıya yakın kısımlarını sazlar bürümüştü.
124
00:07:24,251 --> 00:07:27,001
"Pekâlâ" dedi Ernie, "Benim önerim şu.
125
00:07:27,001 --> 00:07:29,043
Kollarından, bacaklarından tutup
126
00:07:29,043 --> 00:07:33,168
üçe kadar sayalım ve var gücümüzle
şu çamurlu sazlığa fırlatalım."
127
00:07:33,168 --> 00:07:35,751
"Bak!" diye kesti Raymond. "Şunu vuralım!"
128
00:07:35,751 --> 00:07:37,959
Peter Watson döner dönmez onu gördü.
129
00:07:37,959 --> 00:07:43,043
Dağ gibi bir saz ve kamış yığını hâlinde,
yüzeyden yarım metre yüksekte bir yuva.
130
00:07:43,043 --> 00:07:47,293
Tepesinde muazzam bir beyaz kuğu
Gölün Leydisi gibi huzurla oturuyordu.
131
00:07:47,293 --> 00:07:50,834
Başı oğlanlara dönük,
tetikte ve dikkatle izliyordu.
132
00:07:50,834 --> 00:07:53,543
"Vay canına!" dedi Raymond.
"Güzelliğe bak!"
133
00:07:53,543 --> 00:07:56,834
Ernie esirinin kolunu bırakıp
silahı omzuna koydu.
134
00:07:56,834 --> 00:08:00,418
"Burası... Burası bir kuş cenneti"
dedi Peter, kekeleyerek.
135
00:08:00,418 --> 00:08:02,334
"Ne?" dedi Ernie.
136
00:08:02,334 --> 00:08:05,626
Peter, içinin
şiddetli bir öfkeyle dolduğunu hissetti.
137
00:08:05,626 --> 00:08:07,376
Sükûnetini korumaya çalıştı.
138
00:08:07,376 --> 00:08:09,793
"Kuğu, İngiltere'nin en korunan kuşudur
139
00:08:09,793 --> 00:08:13,334
ve bir kuş, yuvasında vurulmaz.
Altında yavruları olabilir.
140
00:08:13,334 --> 00:08:16,626
Lütfen yapma! Yapamazsın!
Lütfen yapma! Dur!"
141
00:08:18,209 --> 00:08:20,459
Mermi kuğunun zarif başına isabet etti
142
00:08:20,459 --> 00:08:23,918
ve uzun, beyaz boynu
yavaşça yuvanın kenarına düştü.
143
00:08:33,918 --> 00:08:34,918
Aç.
144
00:08:47,834 --> 00:08:50,126
"Çöz onu Raymond. Av köpeğimiz olsun."
145
00:08:50,126 --> 00:08:53,084
Raymond küçük oğlanın
bileklerindeki ipi kesti.
146
00:08:53,084 --> 00:08:55,834
- "Git, getir onu!"
- "Kabul etmiyorum" dedim.
147
00:08:56,376 --> 00:08:59,501
Ernie, Peter'ın suratına
sert bir şaplak attı.
148
00:08:59,501 --> 00:09:02,168
Tek burun deliğinden incecik kan sızdı.
149
00:09:02,168 --> 00:09:05,834
"Bana bir daha karşı gelirsen
sana yemin ederim ki
150
00:09:05,834 --> 00:09:10,876
o inci gibi dişlerini tek tek dökerim.
Anladın mı beni?"
151
00:09:10,876 --> 00:09:11,918
Peter sustu.
152
00:09:11,918 --> 00:09:14,209
"Cevap ver! Anladın mı?" dedi Ernie.
153
00:09:14,209 --> 00:09:16,959
"Evet" dedi Peter Watson, sessizce.
"Anladım."
154
00:09:17,834 --> 00:09:22,043
Yavaşça kıyıdan inip suya girerken
Peter'ın gözünden yaşlar süzülüyordu.
155
00:09:22,043 --> 00:09:25,793
Düşe kalka ölü kuğuya gitti,
iki eliyle nazikçe tutup kaldırdı.
156
00:09:25,793 --> 00:09:29,293
Altında ince gri tüylerle kaplı
iki minik yavru vardı.
157
00:09:29,293 --> 00:09:31,668
Ortada birbirlerine sokulmuşlardı.
158
00:09:31,668 --> 00:09:34,126
"Yumurta var mı?" diye bağırdı Ernie.
159
00:09:38,668 --> 00:09:41,376
"Hayır!" dedi Peter. "Hiçbir şey yok."
160
00:09:46,376 --> 00:09:48,918
Ölü kuğuyu gölün kıyısına kadar taşıdı.
161
00:09:48,918 --> 00:09:52,793
Usulca yere bıraktıktan sonra
ayağa kalkıp diğerlerine baktı.
162
00:09:52,793 --> 00:09:56,084
Hâlâ yaşlı olan gözlerinden
hiddet fışkırıyordu.
163
00:09:56,084 --> 00:09:58,584
"Asıl ölmesi gereken sizsiniz" dedi.
164
00:09:58,584 --> 00:10:02,084
Ernie bir an afallamış gibi görünse de
hemen toparlandı.
165
00:10:02,084 --> 00:10:05,584
Çipil çipil kara gözlerinde
tehlikeli bir ışıltı belirdi.
166
00:10:07,543 --> 00:10:09,043
"Bıçağını ver Raymond."
167
00:10:11,876 --> 00:10:14,584
Kanadın dibindeki kemikte
bir eklem vardır.
168
00:10:14,584 --> 00:10:18,334
Ernie kemiği bulup bıçağı ekleme soktu
ve tendonu kesti.
169
00:10:18,334 --> 00:10:22,376
Bıçak keskindi ve çok geçmeden
kanat tek parça hâlinde çıktı.
170
00:10:22,376 --> 00:10:24,876
Ernie kuğuyu çevirip
öbür kanadı da kesti.
171
00:10:24,876 --> 00:10:27,793
"İp ver" diyerek elini Raymond'a uzattı.
172
00:10:30,376 --> 00:10:36,043
Ernie birer metrelik sekiz parça ip kesti,
dev kanadın üst kenarı boyunca bağladı.
173
00:10:36,043 --> 00:10:37,376
"Kollarını aç."
174
00:10:40,668 --> 00:10:44,751
Peter bu güzel mayıs sabahında
gün ışığında, göl kenarında duruyordu.
175
00:10:44,751 --> 00:10:49,543
Devasa, gevşek, hafif kanlı kanatlar
yanlarında grotesk bir şekilde sarkıyordu.
176
00:10:49,543 --> 00:10:52,668
Ernie el çırparak
çimlerde keyifle dans etti.
177
00:10:59,668 --> 00:11:01,918
"Bitti mi?" dedi Peter Watson.
178
00:11:01,918 --> 00:11:04,543
"Kuğular konuşmaz" dedi Ernie.
179
00:11:04,543 --> 00:11:08,626
Göl kenarı boyunca yürüyerek
yüksek ve zarif bir söğüde geldiler.
180
00:11:08,626 --> 00:11:13,209
Uzun dalları epey yüksekten sarkıyor,
neredeyse gölün yüzeyine değiyordu.
181
00:11:14,334 --> 00:11:17,251
"Bay Kuğu, şimdi en tepeye tırmanacaksın,
182
00:11:17,251 --> 00:11:20,376
oraya varınca da
kanatlarını açıp havalanacaksın!"
183
00:11:20,376 --> 00:11:22,293
"Mükemmel!" dedi Raymond.
184
00:11:22,293 --> 00:11:26,959
Bu serserilerin uzanamayacağı kadar
yüksekte olma fikri Peter'ı epey cezbetti.
185
00:11:26,959 --> 00:11:31,668
Oraya çıkınca bir daha inmezdi.
Zahmet edip peşinden gelmezlerdi.
186
00:11:31,668 --> 00:11:36,376
Gelseler bile iki kişiyi taşıyamayacak
ince bir dala tırmanıp kaçardı.
187
00:11:36,376 --> 00:11:40,334
Tırmanması kolay bir ağaçtı,
alçaktaki dalları avantaj sağlıyordu.
188
00:11:40,334 --> 00:11:42,543
"Daha yükseğe!" dedi Ernie. "Devam!"
189
00:11:42,543 --> 00:11:45,584
Peter daha fazla çıkamayacağı
bir noktaya geldi.
190
00:11:45,584 --> 00:11:48,709
İnsan bileği kalınlığında
bir dalda duruyordu.
191
00:11:48,709 --> 00:11:53,084
Bu dal gölün ilerisine doğru epey uzanıyor
ve zarifçe aşağı kıvrılıyordu.
192
00:11:53,084 --> 00:11:57,668
Dinlenmek için orada durdu.
Çok yüksekteydi, en az 15 metre vardı.
193
00:11:57,668 --> 00:12:01,251
İki oğlanı göremiyordu,
artık ağacın dibinde değillerdi.
194
00:12:01,251 --> 00:12:02,709
"Kulağını aç da dinle!"
195
00:12:02,709 --> 00:12:05,834
Tepedeki küçük oğlanı
net bir şekilde görecek kadar
196
00:12:05,834 --> 00:12:08,043
ağaçtan uzaklaşmışlardı.
197
00:12:08,043 --> 00:12:13,376
Peter onlara bakınca söğüdün yapraklarının
oldukça ince ve seyrek olduğunu fark etti.
198
00:12:13,376 --> 00:12:15,334
Onu kamufle etmiyorlardı.
199
00:12:15,334 --> 00:12:17,668
"O dal boyunca ilerle bakayım!
200
00:12:17,668 --> 00:12:21,418
Çamurlu suyun tepesine gelene kadar yürü,
sonra da havalan!"
201
00:12:21,418 --> 00:12:23,376
Peter Watson kımıldamadı.
202
00:12:23,376 --> 00:12:26,293
Tarladaki iki uzak silüetten
gözlerini ayırmadı.
203
00:12:26,293 --> 00:12:28,793
Hareketsizce durmuş, ona bakıyorlardı.
204
00:12:28,793 --> 00:12:33,793
"10'a kadar sayıyorum,
kanatlarını açıp uçmazsan seni vururum.
205
00:12:33,793 --> 00:12:36,334
Bugün iki kuğuyu gebertmiş olurum.
206
00:12:36,334 --> 00:12:37,376
Başlıyoruz."
207
00:12:37,876 --> 00:12:43,584
"Bir, iki, üç, dört, beş, altı!"
208
00:12:43,584 --> 00:12:48,043
Peter Watson hiç kıpırdamadı.
Artık hiçbir şey onu yerinden oynatamazdı.
209
00:12:48,043 --> 00:12:51,418
"Yedi, sekiz, dokuz, on!"
210
00:12:51,418 --> 00:12:55,543
Peter, silahı omzuna kaldırdığını gördü.
Direkt ona doğrultmuştu.
211
00:12:55,543 --> 00:12:59,876
Tetiğin tıkırtısını ve başına teğet geçen
merminin uğultusunu duydu.
212
00:13:03,376 --> 00:13:07,709
Korkutucu olsa da kımıldamadı.
Ernie namluya bir mermi daha sürdü.
213
00:13:07,709 --> 00:13:10,751
"Son şansın!" diye bağırdı.
"Bu kez ıskalamam!"
214
00:13:10,751 --> 00:13:11,668
Peter bekledi.
215
00:13:11,668 --> 00:13:16,001
Uzaktaki çayırda düğünçiçekleri arasında
arkadaşıyla duran oğlanı izledi.
216
00:13:16,001 --> 00:13:18,126
Silahı yine omzuna koydu.
217
00:13:18,126 --> 00:13:21,751
Bu kez tetik sesiyle beraber
kalçasına mermi isabet etti.
218
00:13:21,751 --> 00:13:24,334
Acı hissetmedi ama kuvveti yıkıcıydı.
219
00:13:24,334 --> 00:13:27,126
Sanki biri bacağına balyozla vurmuş
220
00:13:27,126 --> 00:13:30,126
ve durduğu dalda
ayaklarını yerden kesmişti.
221
00:13:30,126 --> 00:13:32,168
Düşmemek için debelendi.
222
00:13:32,168 --> 00:13:35,459
Tutunduğu küçük dal bükülüp kırıldı.
223
00:13:44,626 --> 00:13:48,959
Kimileri büyük badireler atlatıp
dayanamayacak noktaya geldiklerinde
224
00:13:48,959 --> 00:13:51,709
çöker, yıkılır ve pes eder.
225
00:13:51,709 --> 00:13:57,543
Öte yandan sayıları az olsa da,
kimileri bir şekilde daima yenilmez kalır.
226
00:13:57,543 --> 00:14:01,001
Onlara savaş zamanında da rastlarsınız
barış zamanında da.
227
00:14:01,001 --> 00:14:03,043
Boyun eğmez bir ruha sahiptirler
228
00:14:03,043 --> 00:14:08,293
ve ne acı, ne işkence ne de ölüm tehdidi,
hiçbir şey onları pes ettirmeye yetmez.
229
00:14:09,043 --> 00:14:11,709
Küçük Peter Watson da onlardandı.
230
00:14:11,709 --> 00:14:16,084
Ağacın tepesinden düşmemek için
direnirken ve debelenirken
231
00:14:16,084 --> 00:14:19,959
ansızın kafasına dank etti. Kazanacaktı.
232
00:14:19,959 --> 00:14:23,209
Başını kaldırınca
su üzerinde parlayan bir ışık gördü.
233
00:14:23,209 --> 00:14:27,876
Öylesine büyüleyici, öylesine güzeldi ki
gözlerini ondan alamadı.
234
00:14:27,876 --> 00:14:31,209
Işık onu çağırıyor, kendine çekiyordu
235
00:14:31,209 --> 00:14:35,209
ve ışığa doğru pike yapıp
kanatlarını açtı.
236
00:14:37,001 --> 00:14:42,126
O gün üç farklı kişi köyün üstünde süzülen
dev, beyaz bir kuğu gördüklerini bildirdi.
237
00:14:42,126 --> 00:14:43,209
Bir öğretmen,
238
00:14:43,209 --> 00:14:46,084
eczanenin çatısında
kiremit değiştiren bir adam
239
00:14:46,084 --> 00:14:48,501
ve yakındaki tarlada oynayan bir çocuk.
240
00:14:48,501 --> 00:14:51,584
Mutfakta bulaşık yıkayan Bayan Watson
241
00:14:51,584 --> 00:14:54,834
tesadüfen tam o anda
camdan dışarı bakarken
242
00:14:54,834 --> 00:14:59,376
arka bahçesindeki çimlerin üzerine
kocaman, beyaz bir şey çakıldı.
243
00:15:00,043 --> 00:15:01,209
Dışarıya koştu.
244
00:15:01,918 --> 00:15:05,918
Tek oğlunun sinmiş küçük bedeninin yanında
dizlerinin üzerine çöktü.
245
00:15:06,584 --> 00:15:09,751
"Canım!" diye haykırdı. "Canım oğlum!"
246
00:15:11,876 --> 00:15:13,251
"Ne oldu sana?"
247
00:15:17,334 --> 00:15:21,043
"KUĞU", DAHL'IN
EKİM 1976'DA HİKÂYESİNİ YAZMADAN ÖNCE
248
00:15:21,043 --> 00:15:23,918
OTUZ YIL "FİKİRLER DEFTERİ"NDE SAKLADIĞI
249
00:15:23,918 --> 00:15:27,251
GERÇEK BİR GAZETE HABERİNDEN ESİNLENİLMİŞTİR.
250
00:16:29,293 --> 00:16:34,293
Alt yazı çevirmeni: Eda Söylerkaya